Güvenlik İşbirliği İnisiyatifi Hakkında
İnsan için vazgeçilmez olan toplumsal yaşamın temel dinamiği huzur, dayanışma, anlayış, sevgi ve saygıdır. Özlerinde bu unsurlara destek olagelen öğretileri insanlığa sunan dinlerin, bu gün tam da bu noktalarda eleştirilir, hatta suçlanır olması son derece üzücüdür.
Huzurlu ve sağlam bir toplum düzeninin oluşmasını ve devamını temin eden, birey ve toplumu her türlü baskı, etki ve yönlendirmeler karşısında koruyan ilkeler, temel insan hak ve özgürlükleri, inanç özgürlükleri, demokrasi, hukuk devleti gibi temel değer ve prensiplerde ifadesini bulmuştur. Bu ilkelere dair düşünce, duruş ve uygulamalarımızı şimdiye kadar farklı vesilelerle kamuoyu ile paylaştık. Aynı şekilde, insana huzur bahşetmeyi öngören dinlerin ve öğretilerinin ne sosyal ve siyasal çıkarlara, ne ideolojik tutumlara, ne de şiddetin meşrulaştırılmasına alet edilmesini asla kabul etmeyeceğimize dair kararlılığımızın altını bir kez daha burada çizmek isteriz.
Evrensel ilke ve yaklaşım olarak sahiplendiğimiz bu tutum ve kararlılığımızın öncelikle sergileneceği yer, parçası olduğumuz ve birlikte yaşadığımız Almanya ve Alman toplumudur. Dahil olduğumuz toplumun yaşadığı veya algıladığı her türlü toplumsal sorunlar, kaygılar, çözüm arayışları, ortak paylaşım ve sorumluluk alanımıza girmektedir.
Ne yazık ki, Almanya’da yaşayan göçmen ve özellikle Müslüman kitlelerin birey ve kuruluşlar bağlamında tehdit, saldırı veya dışlanma gibi sorunlarla karşı karşıya olduğu bir süreçte; İslam’a ilişkin yanlış yorum veya uygulamalara dair farklı Müslüman coğrafyalardaki olay ve gerilimlerin Alman medya ve siyaset gündemi üzerinden kamuoyuna taşınıyor olması; buradaki İslam ve Müslüman kimliğe dair önyargıları daha da beslemekte, yanlış anlama ve gerilimleri artırmaktadır.
İyi niyet ve sorun önleme amacı güdüyor olsa bile, İslam’ın şiddet veya güvenlik bağlamında ele alıyor izlenimi uyandıran her tavır, yukarıda değinildiği gibi, maalesef, sadece İslam’a dair toplumdaki yanlış algı veya ön yargıların yaygınlaşamasına ve Müslüman kitleyi zan ve psikolojik baskı altında tutmaya hizmet etmektedir.
Son günlerde medyada yer alan bazı tartışmalar bu mahiyettedir. İçişleri Bakanlığınca Müslüman gençlerin dindarlık ve radikallik potansiyelleri üzerine yaptırılan alan araştırmasının kamuoyuna yansıtılma biçimi ve kullanılan ifadeler; Federal İçişleri Bakanlığı’nın girişimiyle oluşturulan “Güvenlik İşbirliği İnisiyatifi”nin internet yayını ile Aşağı Saksonya Eyaletinde ortaya konulan “Radikalliğe Karşı Program”ı bunlara örnek gösterilebilir.
Oysa dikkate alınması arzusuyla, Aşağı Saksonya Eyaletindeki bahse konu programın esin kaynağı olan “Federal Güvenlik İşbirliği İnisiyatifi”ne ilişkin gerek bizim, gerekse söz konusu diğer kuruluşların düşünce, yaklaşım ve eleştirileri o dönemde, daha baştan ilgili merciler ve kamoyu ile paylaşılmış; keza bu düşünce ve öeneriler basında yer almıştı. Halbuki olması gereken ve beklenen, sivil veya muhatap aktörlerin bu süreçlerin yalnızca görüntüsünde değil, öncelikle öz ve içeriğinde, nesnel değil bizzat öznel olarak yer almaları ve müdahil olabilmeleri; açık bir gündemi baştan bilmeleri ve paylaşmalarıdır.
Bu vesile ile, gerek anlama veya tavır alma adına bize ulaşan sorular, gerekse yaşanan her bir gelişmeyi bir polemiğe dönüştürme eğilimleri karşısında, mezkur federal güvenlik işbirliği inisiyatifi bağlamında oluşturulan bir web sayfasının yapımından içeriğine kadar, kuruluş olarak her hangi bir karar, yetki veya onay konumumuzun olmadığını da dile getirmek isteriz.
Burada ayrıca belirtilmelidir ki, düşünce hürriyetinin yüklediği, erişilen kanaat ve vicdani algıyı ilgililer ve yetkililerle paylaşma sorumluluğunun bir gereği olarak, hem “güvenlik işbirliği” hem de söz konusu web sayfası ve benzer aktüel diğer konulardaki fikir ve kanaatlerimizi ilgili makamlara şifahi ve yazılı olarak iletmekteyiz; bunu yaparken güncel siyaset veya populizmin dışında kalan bir sağduyuya ve duyarlılığa ayrı bir özen göstermekteyiz.
Saygılarımızla;
DİTİB Yönetim Kurulu