Kardeşlerim!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Mü’min erkekler ile mü’min kadınlar birbirlerinin velileridirler: İyiliği teşvik eder, kötülükten alıkoyarlar; namazlarını kılarlar, zekâtlarını verirler; Allah ve resulüne itaat ederler. İşte onları Allah merhametiyle kuşatacaktır. Muhakkak ki Allah aziz ve hakimdir.”[1]
Bir başka ayet-i kerimde ise şöyle buyurulmaktadır: “Erkek veya kadın, mü’min olarak, her kim sâlih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.”[2]
Kardeşlerim!
Yüce kitabımız Kur’an, iman edip güzel işler yapan kadın-erkek sâlih insanların örnekleriyle doludur. Bir ayet-i kerimede hak ve hakikat yolundaki tavizsiz ve korkusuz mücadelesinden sonra Firavun tarafından öldürülen Hazreti Asiye’den şöyle söz edilmektedir: “Allah, iman edenlere, Firavun’un karısını örnek gösterdi. Hani o; ‘Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!’ demişti.”[3] Aynı surede hayâ ve iffet abidesi Hz. Meryem ise şöyle övülmektedir: “Meryem [...] Rabbinin sözlerini ve kitaplarını gerçekten tasdik eden ve Rabbine içtenlikle itaat edenlerdendi.”[4]
Bu ve benzeri ayetlerde, dönemin baskı, alay ve tehditlerine rağmen Hazreti Asiye ve Hazreti Meryem’in Allah’a kayıtsız teslimiyetleri ve inandıkları değerlerden vazgeçmeyen güçlü karakterleri kıyamete kadar gelecek bütün mü’min erkek ve kadınlara örnek olarak sunulmaktadır. Evet, Allah’a inanan ve iyi işler yapan kadınlar, birer Asiye ve Meryem misali, insanlık tarihi boyunca hep var oldular ve olmaya devam edeceklerdir.
Kardeşlerim!
Bugün de Avrupa’da, Almanya’da müslüman kadınlarımız birer Hacer, Hatice ve Zeynep gibi, geleceğimizi inşa edecek çok güzel ve hayırlı faaliyetlerin öncüsü olmaya devam ediyorlar. Yüreklerindeki iman ve mesleklerindeki yüksek başarıları ile toplumun önünde yürüyor; sorunlarımızın ve sıkıntılarımızın çözümünde önemli roller üstleniyorlar. Toplumumuzun ve ailelerimizin huzur ve selameti için gayret sarf eden onlardır. Mabede adanmış birer Meryem gibi camilerimizin her bir hizmetinde tükenmez enerjileriyle ter döken onlardır. Nerede yardıma muhtaç birini duysalar, Hz. Zeyneb gibi (r.a.) yardıma koşan iyilik neferlerimiz onlardır. Ümmü Seleme gibi, hicret ettikleri bu topraklarda eşlerine hayırlı yoldaş olup, çocuklarını İslami terbiyeyle terbiye edenler yine onlardır. Evet, mü’min kadınlar ve erkekler bu gün de birbirlerinin velileridirler.
Kardeşlerim!
“Dünyanın yarısı kadın, diğer yarısı da kadınların yetiştirdikleridir.” Kadın insan yetiştiren başöğretmendir. Allah’ın rahim sıfatını yüklediği bedeninde, sabırla çocuk büyütendir.
Kadın, insanlığın annesi Havva’dır. Mabede adanan Meryem’dir. Kadın Hz. Muhammed (s.a.s.)’i doğuran Âmine’dir. Onu ilk tasdik eden Hatice’dir. Musa’ya annelik eden Asiye’dir. Tevekkül ve gayretin vücut bulduğu Hacer’dir. Hz. İbrahim’e yoldaşlık eden Sare’dir. Hz. Hasan ve Hüseyin’i terbiye eden Fatıma’dır. En tanıdık ve alışık olduğumuz haliyle; evimize döndüğümüzde bizi güler yüzle karşılayan huzur kaynağı eşimizdir kadın. Cennet kokulu kızımızdır. Şefkat ve merhamet kucağı annemizdir kadın. Kadın öteki değil, rahminden kucağına düştüğümüz güven yurdumuzdur.
Bilelim ki, bir insanın gerçek karakteri kadınlara karşı davranışlarında ortaya çıkar. Peygamberimiz’in ifadesine göre, kadınların değeri ancak seciyesi temiz, ahlakı güzel insanlar tarafından takdir edilebilir. Kadınlara kötü ve kaba davrananlar ise gerçekten kötü kimselerdir.[5]
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] Tevbe, 9/71.
[2] Nisa, 4/124.
[3] Tahrim, 66/11.
[4] Tahrim, 66/12.
[5] Ebû Dâvud, Edeb 6.