بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ اُمَّةٌ يَدْعُونَ اِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
وقال النبي صلى الله تعالى عليه وسلم:
اَللّٰهُمَّ اجْعَلْن۪ي مِنَ الَّذ۪ينَ إِذَا أَحْسَنُوا اسْتَبْشَرُوا وَإِذَا أَسَاءُوا اسْتَغْفَرُوا
Kardeşlerim! Aziz Mü’minler!
İslam’ın tüm öğretilerinin temel amacı; ‘iyilik’tir. Her şeyi yoktan var eden Yüce Allah[1] sayamayacağımız nimetler bahşetmiş,[2] hangimizin davranışça daha ‘iyi’ olduğunu sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır.[3]
İnsanoğlu, kendine verilen imkânlar doğrultusunda bu iyilik hareketinin gönüllü bir parçası olmalı; iyiliğin yeryüzünde hâkim olması için eliyle, diliyle ve fikirleriyle insanlık için pozitif değerler üretmelidir. Bu anlayışa sahip olan her Müslüman; yaşadığı her çağda ve her ortamda iyiliğin, barış ve huzurun aktif bir temsilcisi olmalıdır. Zira Yüce Allah; hayat rehberi olarak gönderdiği Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde ‘iyilik’ kavramına temas etmiş; emir, yasak, tavsiye ve teşvik edici müjdelerle iyiliğin temsilcisi olmak isteyenlere yol gösterip yöntemler öğretmiştir.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de; “(…) İyilik ve yanlışlardan korunma konusunda birbirinizle yardımlaşın; günah ve haksızlıkta birbirinizle yardımlaşmayın (…)!”[4] buyurarak iyilikleri çoğaltmak için el ele verip ortak hareket etmemizi emretmiştir. Yüce Rabbimiz şartlar ne olursa olsun; “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü engelleyen bir topluluk bulunsun (…)”[5] talimatıyla yeryüzünde iyiliğin çoğalmasını sağlayacak örnek insanların her dönemde var olması gerektiğinin önemini ifade etmiştir. Yüce Rabbimiz; iyilikle kötülüğün bir olmadığını, kötülükleri en güzel yöntemlerle uzaklaştırmak gerektiğinin önemine dikkatlerimizi çekmiş;[6] en küçük bir yardımı bile esirgeyip iyiliğe engel olanları sert bir şekilde eleştirmiştir.[7] Yüce Rabbimiz iyiliklerin karşılık beklemeden yapılması gerektiğini beyan etmiş,[8] -ufak da olsa- yapılan herhangi bir iyiliği karşılıksız bırakmayacağını bildirmiştir.[9] Yüce Rabbimiz aynı zamanda; iyilik yapanların mükâfatlarını arttıracağını,[10] iyilikte bulunanları seveceğini[11] ve bu sevgisinin bir karşılığı olarak kullarına içerisinde ebedi kalacakları cennetler bahşedeceğini müjdelemiştir.[12]
Kardeşlerim!
Bir iyilik peygamberi olan Hz. Muhammed (s.a.s.) de hangi davranışların iyi hangi davranışların kötü olduğunu tespit edebilmenin vicdanımızın sesini kısarak değil, vicdanımızın sesine kulak vererek mümkün olabileceğini şöyle ifade etmiştir: “İyilik, gönlünü huzura kavuşturan ve içine sinen şeydir. Kötülük ise -insanlar aksini söylese de- gönlünü huzursuz eden ve içinde bir kuşku bırakan şeydir.”[13] Yine rahmet peygamberi (s.a.s.), karakteri güçlü bir insan olabilmenin ölçüsünü şöyle açıklamıştır: “İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız; zulmederlerse biz de zulmederiz” diyen zayıf karakterli kimseler olmayın! Bilakis, iyilik yaptıklarında insanlara iyilik yapmayı, kötülük yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi içinize (bir ilke olarak) yerleştirin.”[14]
Kardeşlerim!
İyiliğin yegâne kaynağının Yüce Allah olduğunu[15] ve her bir iyiliğin Allah katında fazlasıyla karşılık göreceğini[16] hiçbir zaman unutmayalım. İyi bir insan olmanın kendi sorumluluğumuzda olduğunu, iyi bir insan olmadan da iyi bir kul olamayacağımızı aklımızdan çıkarmayalım. İyi konuşmanın iyi düşünmeyi, iyi düşünmenin iyi hissetmeyi, iyi hissetmenin iyi davranışlar sergilemeyi beraberinde getireceğine yürekten inanalım. Her günün sonunda vicdanlarımıza; “Bugün insanlık için ne yaptın?”, “Bugün Allah için ne yaptın?” sorularını sorarak kendimizi hesaba çekelim. Her iyiliğin (Allah’a bağlılığımızı göstereceğimiz) bir tür ‘sadaka’ olduğunu ifade eden[17] bir peygamberin ümmeti olarak kötülüklerin, şikâyet ederek değil, iyiliği yayarak önleyebileceğinin bilincinde olalım. Ve Yüce Rabbimizin “(…) bu dünyada iyilik yapanlar mutlaka iyilik bulurlar (…)”[18] sözüne güvenerek, iyiliğin yeryüzündeki temsilcileri olma kararlılığımızı daima zinde tutalım.
Hutbemi, sevgili peygamberimizin (s.a.s.) bir duasıyla bitirmek istiyorum: “Allah’ım! Beni/bizi iyilik yaptığı zaman sevinç duyan, kötülük yaptığı zaman da bağışlanma dileyen kullarından eyle.”[19]
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] Haşr, 59/24.
[2] Nahl, 16/18.
[3] Mülk, 67/2.
[4] Maide, 5/2.
[5] Ali İmran, 3/104.
[6] Fussilet, 41/34.
[7] Maun, 107/7.
[8] İnsan, 76/9.
[9] Zilzal, 99/7.
[10] Bakara, 2/58.
[11] Bakara, 2/195.
[12] Maide, 5/85.
[13] Dârimî, Buyû’, 2.
[14] Tirmizî, Birr, 63.
[15] Taha, 20/73.
[16] En’am, 6/160.
[17] Buhârî, Edeb, 33.
[18] Zümer, 39/10.
[19] İbn Mâce, Edeb, 57.