Sadık İman, Samimi Niyet, Salih Amel

Aziz Kardeşlerim!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Erkek veya kadın, kim mü'min olarak salih amel işlerse, elbette ona çok güzel bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki, o salih yani iyi ve düzgün olursa bütün vücut salih yani iyi ve düzgün olur. O bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.”[2]

Aziz Kardeşlerim!

Yüce dinimiz İslam, her şeyden önce sağlam bir imana dayanır. “Dil ile ikrar, kalp ile tasdik” diye tarif edilen imanın en büyük göstergesi ‘salih amel’dir. Çünkü insan, ahirette amel defterine kaydedilen iş ve davranışlarına göre hesaba çekilecektir.

Kardeşlerim!

Rabbimiz, insanın kendi katındaki değerini imana bağlı kılmıştır. İslam için sadık iman ne kadar önemli ise salih amel de o derece önemlidir. Zaten sadık imanın gereği sâlih ameldir. Sâlih amel, Allah’ın rızasına, insanın fıtratına ve insanlığın yararına uygun her hâl ve harekettir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’e göre sulh ve salahın merkezi kalptir. Vücutta kalp denilen bir organımız vardır ki o salih olduğu zaman bütün vücut salih olur. Yine Efendimiz (s.a.s)’e göre ailenin huzur ve saadeti saliha bir eşe, toplumun mutluluk ve refahı salih iş yapanlara bağlıdır. Yine O’nun ifadelerine göre insanların öldükten sonra amel defterleri geride bıraktıkları salih evlatları sayesinde kapanmaz. Peygamberimiz (s.a.s), günahsız geçen güne salih gün, zekâtı verilen mala salih mal, insanlara yararlı olmaya salih ahlak, örnek her davranışa saliha sünnet, asayişin berkemal olduğu yere saliha belde, hakikat ile örtüşen rüyalara saliha rüya adını vermiştir.

Aziz Kardeşlerim!

Fitne ve fesadın yerle gök arasını doldurduğu zamanımızda bireysel olarak salih bir kul olmak yeterli olabilir mi? Salih fertlerden beklenen, bir adım daha atarak muslih olabilmektir. Başka bir ifadeyle insanlığı ve evreni saran ifsat ve bozgunculuğa karşı ıslah edici olmak, bu yolda gayret ve çaba sarf etmektir.

Kardeşlerim!

Biz müminlere düşen, Rabbimizin huzuruna sâlih birer kul olarak çıkabilme gayretinde olmaktır. Yaratılış hikmeti ve gayesini iyi kavrayarak hayatımıza bu doğrultuda yön vermeliyiz. Yaptığımız her işte yalnız Allah’ın rızasını gözetmeliyiz. Sayılı nefeslerimizi, günlerimizi, ömrümüzü nasıl tükettiğimiz konusunda kendimizi her an sorgulamalıyız. Hayır-şer, sevap-günah açısından nefsimizi daima muhasebeye tabi tutmalıyız. Çok değerli olan ömür sermayemizi hayırla, güzellikle, sevapla ebedi bir kazanca dönüştürmenin yollarını aramalıyız. Ömrümüzün günahlarla, isyanlarla heba olmasına müsaade etmemeliyiz. Kendimizin, değerlerimizin ve inancımızın farkında olmalı, onları yozlaştıracak ve anlamsız kılacak her şeyden uzak durmalıyız. Sermayemiz ahlakımız; umudumuz yüzlerimizi ağartacak sâlih amellerimiz olmalıdır.

Hutbemizi, insanlığa rehber olarak gönderilen nebilerin şu dualarıyla bitirelim:

“Rabbim! Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım."[3]

“Rabbim! [...] Beni Müslüman olarak öldür ve salih kulların arasına kat!”[4]

“Rabbim! Bana hikmet ver ve beni salihler zümresine ilhak eyle!”[5]

 

Hazırlayan: Hutbe Komisyonu

 

[1] Nahl, 16/97.
[2] Buhari, İmân, 39.
[3] Ahkâf, 46/15.
[4] Yusuf, 12/101.
[5] Şuarâ, 26/83.

Cookies erleichtern die Bereitstellung unserer Dienste. Mit der Nutzung unserer Dienste erklären Sie sich damit einverstanden, dass wir Cookies verwenden.

We also use analytics & advertising services. To opt-out click for more information.