Kardeşlerim! Aziz Müminler!
Yeryüzünü maddi-manevi imar ve inşa etmekle görevlendirilen insanoğlu, diğer canlılardan farklı olarak bilgi edinme, edindiği bilgiyi üretme ve onu yaşantısında kullanarak hayata artı değer katabilme potansiyeliyle yaratılmıştır.[1]
İnsan için uğrunda emek sarf edilecek, ter dökülecek, sıkıntı çekilecek en hayırlı gaye; okumak, öğrenmek ve öğrendiklerini hayata yansıtabilecek bir eğitim sürecinden geçmektir. İnsanın doğuştan getirdiği yeteneklerini geliştirme, onları şekillendirme ve bu sayede vazifelerini hakkıyla yapabilecek duruma getirme faaliyetleri anlamına gelen eğitim, anne karnında -özellikle duygusal verilerin hissedilmesiyle- temelleri atılan, doğumla birlikte dış dünyadan gelen bilgilerin yavaş yavaş işlenmesiyle başlayıp, ölünceye kadar devam eden bir süreci ifade eder.
Kardeşlerim!
Cehalet, İslam’ın en büyük düşmanıdır. Adına ‘vahiy’ denilen ilahî eğitim ve rehberlik sürecinin amacı; insanı maddî-manevî yönlerden geliştirip terbiye etmek, böylelikle beden-ruh olgunluğuna sahip örnek toplumlar inşa etmektir.
Örnek toplum oluşturma gayesi, İslam’ın en temel gayelerinden birisidir. Hz. Peygamber’e nazil olan ilk beş ayette, okumanın iki kez emredilmesi, bilginin kalemle kayıt altına alınmasından söz edilmesi ve insanın bilinmediklerini öğrenmesinin Allah’ın en büyük ikramı olduğunun vurgulanması, İslam eğitim anlayışının bilgi odaklı olduğunun en önemli göstergesi olmuştur.
Hutbemin başında okumuş olduğum, Allah’ın insanlığa gönderdiği son vahyin ilk ayetlerine gelin hep birlikte tekrar kulak verelim: “Oku! Yaratan, insanı aşılanmış yumurtadan yaratan rabbinin adıyla (oku!). Oku! Zira kalemle (yazmayı) öğreten, (böylece) insana bilmediklerini öğreten Rabbin, gerçekten sonsuz kerem sahibidir.”[2]
Bu ilahî buyruğu aldığı andan itibaren Peygamber Efendimiz, varlığı bir kitap gibi okuma ve okutma seferberliği başlatmıştır. Özellikle gençlerden oluşan ilim halkasını Mekke’nin en zor zamanlarında bile ihmal etmemiş, Medine’ye hicretle birlikte inşa edilen Mescid-i Nebevi’yi bir ilim merkezi haline getirmiştir. Hiçbir ayrım gözetmeden kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle bütün müminleri mescidine davet eden Peygamberimiz, ilim öğrenmek isteyenlere Allah’ın cennete giden yolu kolaylaştıracağını müjdelemiştir.[3]
Kardeşlerim! Değerli Müminler!
Yaz tatili ve Kurban Bayramı’nı bir arada yaşayarak çifte sevinci bir arada yaşayan çocuklarımız, önümüzdeki günlerde yeni bir eğitim-öğretim yılına daha merhaba diyecekler. Okula yeni başlayan yavrularımızın heyecanları anne-babalarının dualarıyla buluşacak; eğitimlerine kaldığı yerden devam eden yavrularımız, arkadaşlarına ve öğretmenlerine tekrar kavuşacak olmanın mutluluğunu yaşayacaklar.
Okul eğitiminin yanı sıra, tüm camilerimizde cumartesi ve pazar günleri büyük bir özveriyle yürütülen kurslarımız, okul dönemiyle birlikte yeniden başlayacak, camilerimiz tekrar çocuk açacaktır. Göz aydınlığımız olan yavrularımız, Kur’an-ı Kerim okumanın, Peygamberlerin yaşantılarından örnekler almanın, ibadetlerin yapılış şekil ve amaçlarının bilgisine sahip olmanın mutluluğunu yaşayacak, kendisine ve çevresine karşı sorumlu, canlılara ve doğaya karşı duyarlı, yaratılanlara karşı merhametli olabilmenin yol ve yöntemlerini bu vesileyle öğrenmiş olacaklardır.
Din görevlileri olarak, siz değerli velilerimizin din eğitimi konusunda hassas davranarak ilgi ve alakanızı kesmemenizi öneriyor, özellikle hafta sonları öğle namazlarını çocuklarınızla birlikte camide kılarak çocuklarınızla güzel cami anıları biriktirmenizi tavsiye ediyoruz. Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki, geleceğimiz, camide namaz kılarken arka saflarda gülüşüp koşuşturan çocukların varlığına bağlıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle yeni eğitim yılının tüm öğrenci, öğretmen ve aileler için hayırlı ve mübarek olmasını temenni ediyor; sağlık sıhhat ve afiyet içerisinde verimli bir eğitim dönemi nasip etmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
DITIB Hutbe Komisyonu
[1] Bakara,2/30-33
[2] A’lak, 96/1-5
[3] Müslim, Zikr 39