Nebevî Sünnet: Nikâh

Muhterem Mü’minler!

Evlilik, Hz. Adem ve Hz. Havva ile temeli cennette atılan, insanın yaratılışıyla birlikte var olan bir kurumdur. Eş olmak; ana-baba, evlat, dost, akraba olmaktan daha önce insana öğretilen fıtrî bir duygudur. Tek olmak, kimseye ihtiyaç duymamak Allah’a; beraber yaşamak ve çoğalmak ise kullarına yaraşır. Nitekim Yüce Allah, hayatın zorlu imtihan yollarında insanı tek başına bırakmamış  “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.”[1] buyurmuşlardır.

Kıymetli Kardeşlerim!

Evlilik, nikâh ile meşruiyet kazanır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de nikâha derin bir anlam ve yüce bir ruh kazandırmıştır. Dinimizde nikâh, ağır ve sorumluluğu büyük bir sözleşmedir. Nikâh, Yüce Allah’ın adını şahit tutarak eşlerin bir ömrü paylaşmak üzere birbirlerine verdikleri söz; gönül rızası ve hür iradeleriyle beraberce yüklendikleri ahlâkî ve hukukî sorumluluktur. Nikâhla başlayan bu birlikteliğin en güzel şekilde devam ettirilmesi de en az kurulması kadar önemlidir. Evliliği koruyan, güçlendiren değerler vardır. Ailede huzur ve mutluluğun formülü bu değerlere sahip çıkmaya bağlıdır. Merhamet, sadâkat, kanaatkârlık, saygı ve ihsan bunların başında gelmektedir.

Aile, karşısındakini anlama ve onun tarafından anlaşılma ihtiyacının en yoğun yaşandığı ortamdır. Eşler, kimseye anlatamadıkları ve kimsenin anlayamayacağı duygularının birbirleri tarafından anlaşılmasını beklerler. Kur’an’ın tabiriyle birbirlerinin sırlarına, kusurlarına, yaralarına, üşüyen ruhlarına örtü[2] olmasını arzu ederler. Merhametli olmak tam da bu ihtiyaçları karşılamak demektir. Merhamet, aile içinde buyurgan tavrı, güce dayalı iktidarı, duygusal bencilliği ortadan kaldıran bir işlev görür. Fedakârlığı güçlendirir ve başkasını kendisine tercih etme anlamına gelen ‘îsâr’ ahlakını pekiştirir.

Kardeşlerim!

Hz. Peygamber’in yaşamında merhametin taşıdığı anlamı, eşleriyle geliştirdiği iletişim örgüsünde görmek mümkündür. Eşlerinin kimi zaman kıskançlıklarını, tartışma ve itirazlarını, kimi zaman küslüklerini anlayışla karşılayan[3] ve asla “onları ıslah etme” gibi bir gerekçeyle şiddete başvurmayan Resûl-i Ekrem’in, “aile içi ilişkilerde olumluya odaklanma” konusundaki şu tavsiyesi son derece dikkat çekicidir: “Mümin bir kimse, eşine nefret beslemesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmese de hoşlanacağı başka bir huyu mutlaka vardır.”[4] Yine kendisine gelerek, başkalarına öyle davranmadığı hâlde ailesine karşı kırıcı konuştuğunu söyleyen ve bu konuda ne yapması gerektiğini soran Ebû Huzeyfe’ye, bunun için günde defalarca Allah’tan af dilemesi gerektiğini söylemiştir.[5] Câhiliye Dönemi’nden intikal eden kadına karşı şiddet kullanma alışkanlığını sürdürme eğiliminde olanları uyararak, “Allah’ın hanım kullarına vurmayın!”[6]“Kadınlar konusunda Allah’tan korkun! Çünkü siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve Allah’ın adıyla (nikâh kıyarak) onları kendinize helâl kıldınız.”[7] buyurmuşlardır.

Evlilikte sadâkat, huzur ve güveni sağlayan, eşleri birbirine bağlayan en önemli husus sadakattir. Kanaatkârlık ise evliliğin en büyük servetidir.  Her haline şükreden, zorluklara sabreden eşin azığı ve dünya yolculuğunun huzur biletidir kanaat. Sevgi ve saygı ise mutlu bir evliliğin teminatıdır. Ailenin sadece bugünü değil, geleceği adına da son derece mühimdir. Aile içinde erkeği ve kadını, birbirinin karşısında ve bir güç mücadelesi içinde konumlandırmayan Kur’an, aksine onların birbirlerine muhabbetle davranmaları gerektiğine işaret etmiştir: “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.[8] Harcadıkça çoğalan tek şeyin sevgi olduğu gerçeğinden hareketle, sevginin gizlenmeyerek açığa vurulması hem aileye hem de toplumsal barışa büyük katkı sağlayacaktır.

"Ey rabbimiz!" Bize mutluluk getirecek, göz aydınlığı olacak eşler ve çocuklar bahşet; bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle!" Âmin.

 

DİTİB Hutbe Komisyonu

 

[1] Rûm, 30/21.
[2] Bakara, 2/187.
[3] Buhârî, Nikâh, 108.
[4] Müslim, Radâ’, 61.
[5] İbn Mâce, Edeb, 57.
[6] Ebû Dâvûd, Nikâh, 41-42.
[7] Müslim, Hac, 147.
[8] Tevbe, 9/71.

Cookies erleichtern die Bereitstellung unserer Dienste. Mit der Nutzung unserer Dienste erklären Sie sich damit einverstanden, dass wir Cookies verwenden.

We also use analytics & advertising services. To opt-out click for more information.