Bir yandan rahmet ve mağfiret mevsimi Ramazan-ı Şerif’i geride bırakmanın hüznünü yaşarken, diğer yandan da yüreklerimizi birleştiren, kardeşliğimizi güçlendiren, kırgınlıklarımızı onaran bir bayram sabahına kavuşmanın sevinç ve heyecanını yaşıyoruz. Bizleri bayrama ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun. Bayramımız mübarek olsun.
Kıymetli Müslümanlar!
Ramazan’ı eda eden kullarına Rabbimizin bir ikramı olan bu bayram, birbirimize yaklaşma, gönlümüzün ve hanemizin kapılarını açma ve mutluluğumuzu paylaşma günleridir. Sevinç, kardeşlik, hoşgörü ve vefa duygularının bir arada yaşandığı zaman dilimleri olan bayramlar, mü’min olmanın şükrünü ve sevincini derinden hissettiğimiz güzide zaman dilimleridir.
Ne yazık ki, bu bayramda da gönüllerimizi sızlatan görüntülere şahit oluyoruz. Biz bayram yaparken bayramı bayram gibi yaşayamayan, silahların gölgesinde hayat mücadelesi veren garip ve mahzun kardeşlerimiz var. Yerlerinden yurtlarından edilmiş, ölüm korkusuyla evlerini terk etmiş insanlar, kadınlar, çocuklar, yaşlılar, mülteciler ve kimsesizler var. Bize düşen, yüreklerimiz mahzun olsa da bayramımızı mahzun etmemek; yekvücut olup kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi muhafaza edip güçlendirmektir.
Bu vesileyle bu bayramda, hürmete ve ikrama en çok layık olan anne-babamızla, acı-tatlı günlerimizin ortağı, can yoldaşımız eşimizle, evlerimizin tazecik neşesi ve ümidi olan çocuklarımızla birlikte bu sevinci yaşayalım. Aile büyüklerimizi, akrabalarımızı, komşularımızı, arkadaş ve dostlarımızı ziyaret edip uzaktan da olsa birbirimizin yaralarına merhem olalım. Hatırı sorulmamış hiçbir hasta, gönlü alınmamış hiçbir yaşlı bırakmayalım. Yetimlerin, gariplerin ve kimsesizlerin tebessümleriyle bayramımızı gerçek bayram yapalım.
Bu bayram sabahında Yüce Rabbimizin “Mü’minler ancak kardeştir.”[1] ferman-ı ilahîsine uyarak aramızdaki muhabbet ve güven bağlarını pekiştirelim.
Dünyanın neresinde olursa olsun, darda ve sıkıntıda olan kardeşlerimiz için el açıp Rabbimize yalvaralım. Onların da huzur ve güven içinde ulaşacağı bayramlar için Cenâb-ı Hakk’tan lütuf ve inayet dileyelim.
Kötülükleri bertaraf edebilmek, her türlü ayırımcılığın önüne geçebilmek ve beraberce huzur içinde yaşayabilmek için saygıyı, hoşgörüyü, merhameti ve adaleti elden bırakmayalım. Hem dünyamıza hem birbirimize sahip çıkalım ve iyiliği yeryüzüne yayalım.
Yüreklerimizin en ağır yükü olan dargınlıkları, düşmanlıkları, kin ve öfkeyi bir tarafa bırakarak af ve bağışlama yolunu tercih edelim. Gelin, gönlümüzü herkese açalım, barışalım, kucaklaşalım ve bayramlaşalım.
Aziz Müslümanlar!
Biliyoruz ki, Allah’a kulluk görevimiz Ramazan ayıyla sınırlı değildir. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine kulluk et.”[2] buyurarak ömrümüzün her anını kulluk şuuruyla geçirmeye bizleri davet etmektedir. Rabbimizin bu emrine uyarak, Ramazan’da kazandığımız güzel hasletleri hayatımız boyunca devam ettirme gayreti içinde olalım.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta siz aziz cemaatimiz olmak üzere, bütün İslam âleminin Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bayramın âlem-i İslâm’a ve bütün insanlığa huzur, barış, adalet ve merhamet getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] Hucurât, 49/10.
[2] Hicr, 15/99.