Ömür Sermayemiz Tükenirken

Aziz Mü’minler!

Peygamberimiz (s.a.s.), bir gün ashabıyla sohbet ederken yere dörtgen bir şekil çizdi. Sonra o şeklin ortasından dışarı uzanan bir çizgi ve o çizgiye bitişen başka çizgiler çizdi. Ardından, kendisini meraklı bakışlarla seyretmekte olan ashabına dönerek bunların ne anlama geldiğini şöyle açıkladı: “Bu karenin ortasındaki şu çizgi insandır. Onun yanındaki küçük çizgiler, insanı her yönden saran musibetlerdir. Bunlardan birisi ona isabet etmezse diğeri isabet eder. Kareyi oluşturan kenar çizgileri, insanı kuşatan ecelidir. Karenin dışında kalan çizgi ise insanın ümit ve hayalleridir.”[1]

Aziz Mü’minler!

Allah Rasûlü (s.a.s.), hayatımızı, hayata dair arzu ve beklentilerimizi ve bütün bunları ansızın sonlandıran ecelimizi böyle veciz bir benzetmeyle anlatıyordu.

Evet, tıpkı takvim yaprakları gibi, birer birer eksilirken günler, ömrümüzün hangi yaprakta tükeneceğini bilmeden yaşıyoruz. Ölümlü olduğumuzu biliyor,  fakat ölümsüz arzular peşinde koşuyoruz. Hatta bunun için kavgalarla, küslüklerle, kaygı ve endişelerle dolu huzursuz bir ömür geçiriyoruz. Bize sadece bir kere verilmiş bu imkânı kabirdekilerin pişman olduğu şeyler için tüketiyoruz.

Bakınız, bu durumumuz Kur’an-ı Kerîm’de nasıl anlatılıyor: “Nihayet, onlardan birine ölüm gelince şöyle der: “Rabbim! Beni dünyaya geri gönder ki, terk ettiğim dünyada sâlih bir amel yapayım.” Hayır! Bu, sadece onun söylediği boş bir sözden ibarettir. Onların arkasında artık tekrar dirilecekleri güne kadar devam eden, dönmelerine engel bir perde vardır.”[2]

Muhterem Mü’minler!

Ömür, insana verilen sayfaları boş bir defter gibidir. İnsanoğlu niyetleriyle, amelleriyle ve yapması gerekirken yapmadıklarıyla bu defteri anbean doldurur. Kime kaç yaprak verildiği bilinmeyen bu defterde hiçbir şey gizli kalmadan saniye saniye yazılır.

Boş işlere dalmak, faydasız bilgilerin peşine düşmek, gaflet içinde oyalanmak, daha ulvî görevlerimiz varken, bize dünyada ve ahirette faydası olmayan işlerle meşgul olmamız, ömür sermayemizin âfeti değil midir? Hayatın bereketi, içinde riya olmayan sâlih amellerdedir. Mahşer günü Rabbimizin huzurunda hesabını vereceğimiz ömür hikâyemizin başrol oyuncusu biziz. O gün amellerimizin esiriyiz. Artık ne yazmak var ne de silmek. Pişmanlık ya da sevinç, cennet ya da cehennem hepsi bu dünyadaki tercihlerimizin sonuçları olarak karşımıza çıkacak.

Muhterem Mü’minler!

Aldığımız her nefes, uyandığımız her yeni gün Cenab-ı Hakk’ın bize bahşettiği yeni bir fırsattır. Mü’min baktığı her şeye ibret nazarıyla bakar. Yeni gelen yılı da kendisi için daha iyi bir kul olabilmek adına Allah’ın verdiği bir lütuf, fırsat ve imkân olarak görür.

Bu vesileyle yeni yılın, günahımız varsa, tevbe için; hatalarımız varsa, düzeltmek için; sâlih amellerimiz az ise çoğaltmak için kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu unutmayalım. Geçen yıl ise üzerinde muhasebe edilmesi gereken, pişmanlıklarından ders çıkarılması, iyi olanın çoğaltılması adına bir nasihat olarak değerlendirilmelidir.

Hutbemizi herkesi Asr suresinin mesajına kulak vermeye davet ederek bitirelim: “Andolsun zamana! İnsan gerçekten büyük (bir kayıp ve) ziyan içindedir. İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar ile birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç.”[3]

 

DİTİB Hutbe Komisyonu

 

[1] Buhari, Rikak, 4.
[2] Mü‘minûn, 23/99-100.
[3] Asr, 103/1-3.

Cookies erleichtern die Bereitstellung unserer Dienste. Mit der Nutzung unserer Dienste erklären Sie sich damit einverstanden, dass wir Cookies verwenden.

We also use analytics & advertising services. To opt-out click for more information.