Değerli Mü’minler!
Mü’min olmanın bir gereği olarak bizler hayatımızı yüce Rabbimizin vaz`etmiş olduğu emir ve nehiyler çerçevesinde yaşamaya çalışırız. Helal-haram, günah-sevap kavramları, gündelik hayatımızla ilgili tutum ve davranışlarımızı belirleyen en önemli kavramlardır.
Evet, konuşurken helal ve doğru konuşmak bizim için önemlidir. Gittiğimiz yer günah mıdır, aldığımız helal midir, verdiğimiz caiz midir, bilmek ve ona uygun bir tutum almak isteriz. Çünkü davranışlarımızın günah olup olmadığına dikkat etmek bizim için bir iman meselesi, dini ve ahlaki sorumluluktur.
İşte bugünkü hutbemizde hayatımız boyunca bize kılavuzluk edecek ve bize doğru tutum almamıza yardım edecek iki önemli kavramdan söz etmeye çalışacağım.
Aziz Mü’minler!
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerinde günahı tarif ederken bize iki önemli ölçüden söz eder ve şöyle buyurur: “Günah, vicdanına ağır gelen ve insanların görmesini arzu etmediğin şeydir.”
Hadis-i şeriften hareketle, davranışlarımızda günah şüphesi olup olmadığını belirleyecek en önemli kıstasın vicdan olduğunu öğreniyoruz. Gerçekten niyet ve eylemlerimiz üzerinde en fazla etkili olan duygu vicdan duygusudur. Vicdan, bizlere iyiyi ve kötüyü ayırt etme gücünü verir. Vidanımız içimizdeki adalet ve hakkaniyet terazimizdir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), davranışıyla ilgili fetva soran sahabiye vicdanının sesine kulak vermesi gerektiğini ifade etmiştir. İç sesimizi bastırarak doğruyu bulamayız. Bu sebeple, bir şeyin günah olup olmadığını araştırırken vicdanımızın sesine de kulak vermek zorunda olduğumuzu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım.
Tutum ve davranışlarımızda bize kılavuzluk edecek ikinci ölçümüz ise şeffaflıktır. Şeffaflık modern bir değer gibi görülse de, 1400 yıl önce Sevgili Peygamberimiz tarafından mü’mince bir hayatın en önemli ölçüsü olarak ortaya konmuştur. Şeffaflık, küfürden daha aşağılık bir durum olarak görülen münafıklık ve ikiyüzlülüğün panzehiridir. Şeffaflık, daima Allah’ın murakabesi altında olduğunu unutmadan özü-sözü bir yaşamaktır. Hazreti Mevlana’nın “Ya olduğun gibi görün; ya da göründüğün gibi ol!” sözünde ifadesini bulan bir hayat standardını yakalamaktır. İlişkilerimizde, iş ve eylemlerimizde doğru ve dürüst olmak ancak şeffaf olmakla mümkündür. Hatamızı kabul etme erdemine de ancak şeffaf olarak ve şeffaf kalarak sahip olabiliriz. Bu sebeple diyebiliriz ki şeffaflık; tutarlı yaşamanın, tutarlı yaşayarak huzurlu olmanın altın yoludur.
Vicdanımıza uygun, açık, şeffaf ve hesap verilebilir bir hayatın, insanın hem kendisi hem de toplum hayatı açısından en doğru yol olduğunu hiçbir zaman unutmayalım.
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] En’am, 6/120.