Muhterem Müslümanlar!
İslamiyet, kardeşlik kavramını aynı ana-babadan dünyaya gelmiş olmanın ötesinde aynı dine, aynı imana ve aynı değerlere gönül vermek olarak tarif eder. Nitekim bu hakikat Kuran’da “Müminler ancak kardeştir” [1]hitabıyla ifadesini bulur.
İslam kardeşliğinin temeli Allah için sevmektir. Çünkü kalpler arasında ülfet ve samimiyet Allah için birbirini sevmekle hâsıl olur. Düşmanlık ve kavgaların sebebi olan haset, kin ve nefret de ancak Allah için sevmekle ortadan kaldırılabilir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.”
Değerli Kardeşlerim!
İslam kardeşliğinin bir hukuku ve ahlâkı vardır. Bu hukuka riayet edildiği ve bu ahlaka sahip çıkıldığı zaman İslam kardeşliği bütün Müslümanlara hatta tüm insanlığa rahmet ve merhamet olur.
Kardeşlik hukuku, Müslüman kardeşine haksızlık yapmamayı, eliyle ve diliyle ona zarar vermemeyi gerektirir. Aynı bedenin organları ve aynı binanın tuğlaları gibi bir ve beraber olmayı gerektirir. Resûlüllah (s.a.s) bu hakikati şöyle ifade etmişlerdir: “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.”[2]
Kardeşlik ahlakı Müslüman kardeşini saygıdeğer görmeyi, haseti kalbinden söküp atmayı, kendisi için istediğini kardeşi içinde istemeyi gerektirir. Nitekim Efendimiz (s.a.s);“Birbirinizle üstünlük yarışına girmeyin. Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize kin beslemeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun.”[3] buyurmaktadır.
Kardeşlik ahlakı Müslüman kardeşinin zor gününde sıkıntı ve acısını paylaşmayı, sevinçli gününde mutluluğuna ortak olmayı gerektirir.
Kardeşlik ahlakı, aynı ideale gönül vermeyi, aynı duaya âmin demeyi, kısacası Müslüman kardeşine karşı samimi olmayı gerektirir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s); “Din samimiyettir.” diye buyurmuş, “Kime karşı (samimiyet)?” diye sorulunca da “Allah’a, Kitabına, Resulüne, Müslümanların idarecilerine ve bütün Müslümanlara karşı samimiyettir.”[4] buyurarak Müslümanlar arasındaki samimiyeti ve içtenliği imanın gereği olarak ifade etmiştir.
Kıymetli Kardeşlerim!
Hutbemizi Peygamber Efendimizin (sav) Müslümanın Müslüman kardeşi üzerindeki haklarını özetle ifade ettiği şu hadis-i şerifle bitirelim: “Mü’minin mü’min kardeşi üzerinde altı hakkı vardır: Hastalandığında onu ziyaret eder, öldüğünde cenazesinde bulunur, kendisini davet ettiğinde davetine icabet eder, onunla karşılaştığında selâm verir, aksırdığında ona hayır duada bulunur, yanında ve gıyabında ona karşı samimi ve içten davranır.”[5]
“Kim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve ahirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da dünya ve ahirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.”[6]
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] Hucurat, 49/10.
[2] Müslim, Birr, 66; Buhârî, Edeb, 27; Hadislerle İslam, 3. C. S. 85: M6586, B6011.
[3] Müslim, Birr, 28; Hadislerle İslam, 3. C. S. 469: M6536.
[4] Müslim, Îmân, 95; Hadislerle İslam, 3. C. S. 137: M196.
[5] Tirmizî, Edeb, 1; Nesâî, Cenâiz, 52; Hadislerle İslam, 2. C. S. 231: T2737; N1940.
[6] Ebû Dâvûd, Edeb, 60; Hadislerle İslam, 3. C. S. 351: D4946.