Eğitim ve Öğretim Yılına Girerken

Kardeşlerim!

İlk emri ‘Oku!’ olan Yüce Dinimiz İslam; ilme, ilim öğrenmeye ve ilim adamına kısacası ilimle bağı olan her şeye büyük önem ve değer vermiştir. Baktığımızda, canlılar arasında öğrenme ve öğrendiğini kendisinden sonraki nesillere aktarma kabiliyeti sadece insana ait bir özelliktir. Birey ve toplum için en büyük tehditlerin başında bilgisizlik ve eğitimsizlik gelmektedir. Yüce Rabbimiz de  “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”[1]  buyurmaktadır.  Bu hakikati idrak etmiş toplumlar, ilerleyerek insanlığa örnek ve önder olmuşlardır. İlme ve bilgiye yeterince önem vermeyen toplumlar, zamanla yok olmuş veya başka toplumlara muhtaç hale düşmüşlerdir.

Değerli Mü’minler!

Öğrenme, hayat boyu devam eden bir süreçtir. İnsan, beşikten mezara kadar öğrenme faaliyetinin içinde olmalı, ‘artık bizden geçti’ yanlışına düşmeden kendini yenilemek için her zaman gayret sarf etmelidir. Atalarımız, ‘Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır.’ diyerek, eksik kalan bilgilerimizin giderilmesi ve yeni bilgiler öğrenme hususunda bizleri teşvik etmişlerdir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de “İlim mü’minin kayıp eşyası gibidir. Nerede bulursa onu (öğrenmeye ve uygulamaya) en layık olan da odur.”[2] buyurmuşlardır. Bizler de bu çağrıya kulak vermeli, zaman ve mekân bulamama gibi değişik nedenlerle elde edemediğimiz ilme talip olmalıyız. Bugün camilerimizin bu eksiği giderme hususunda size her daim yardımcı olacağından endişeniz olmasın.

Aziz Kardeşlerim!

Aldığımız her eğitimden beklenen bir gaye vardır. Amaç bilginin yüklenmesi değil, o bilginin davranışa dönüşerek bize fayda vermesi, nihayetinde de bizi mutlu ve huzurlu etmesidir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) “Allah’ım! Faydasız ilimden sana sığınırım.”[3] buyurmuşlardır. Bilgi, ihtiyaç duyulmakla beraber tüm problemlerin çözümünde tek başına yeterli olamamaktadır. Gerçek manada faydalı ilim; ahlakı güzelleştiren, sorumluluk bilincini geliştiren, başkalarının hak ve hukukuna riayeti öğreten, barış ve huzur içerisinde yaşamayı kolaylaştıran bir unsur olmalıdır. Günümüz dünyası bilgi ve teknoloji çağının adeta zirvesini yaşamaktadır. Ancak bugün bilim ve teknolojinin, geçmişe göre hayatımız için olağanüstü maddi rahatlık, hız ve konfor sunarken,  insanı insan yapan değerler noktasında başarılı bir sınav verdiğini söylemek ise son derece zordur.

Değerli Mü’minler!

Bizim açımızdan, beşerî ilimlerin öğrenilmesi kadar, din eğitiminin alınması da büyük önem arz etmektedir. Dinî eğitimimizin büyük bir kısmını çocukluk dönemlerimizde camilerde edindiğimiz herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Ağaç yaş iken eğilir. O halde geliniz çocuklarımızı, camilerimizin engin ve dingin manevi atmosferi ile buluşturalım. Onları Kur’an ile, namaz ile ve sahih dini bilgiler ile buluşturalım.  Anneler, babalar, din görevlileri ve dernek yöneticileri olarak birlikte ele ele vererek, istikbalimiz olan yavrularımızın, camilerimizin hayat veren ikliminde ahlaklı, faziletli insanlar olarak yetişmeleri için üzerimize düşen sorumluluklarımızı yerine getirelim. Unutmayalım ki, bugün kavuştuğumuz bu güzellikler, Allah’ın izni ve bizden öncekilerin samimi fedakârlık ve gayretlerinin sonucudur. Yine unutulmamalıdır ki, yarınlarımız bugün yaptıklarımızla şekillenecektir.

Bu vesileyle, camilerimizde korono pandemisi tedbirleri (COVID-19) çerçevesinde başlayacak yeni eğitim yılı için çocuklarımızın kayıtlarını geç kalmadan yaptırmaya davet ediyor, hutbemi Peygamber Efendimizin (s.a.s.)’in bir tavsiyesi ile bitiriyorum: “Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya da ilmi destekleyen ol. Beşincisi olma, helâk olursun.”[4]

 

DİTİB Hutbe Komisyonu

 

[1] Zümer Suresi, 39/9.
[2] Tirmizi, İlim,19.
[3] Tirmizi, Da`avat, 38.
[4] Dârimî, Mukaddime, 26.

Cookies erleichtern die Bereitstellung unserer Dienste. Mit der Nutzung unserer Dienste erklären Sie sich damit einverstanden, dass wir Cookies verwenden.

We also use analytics & advertising services. To opt-out click for more information.