Muhterem Kardeşlerim!
Bizleri yoktan var eden, varlığından haberdar eden ve bizlere bir Kurban Bayramı sevincini daha lütfeden Yüce Allah'a sonsuz hamd ü senâlar olsun.
Bir grup sahâbînin, “Ya Rasûlallah! Bize kendinden bahseder misin?” dediklerinde; “Ben, atam İbrahim'in duası, kardeşim İsa'nın müjdesi, annem Âmine’nin rüyasıyım.”[1] buyuran Hz. Muhammed Mustafa'ya salât ve selâm olsun.
Aziz Kardeşlerim!
Bu yıl ibadetlerimizi, bütün dünyayı tesiri altına alan bir salgının gölgesinde yapıyor olmanın hüznünü yaşıyoruz. Ancak her hal ve şart altında, Allah'a olan kulluğumuzu yapabiliyor olmanın sevinci ve coşkusu bizlere yeter!
“Bugün ilk işimiz, bayram namazı kılmak, sonra da kurban kesmektir. Böyle yapanlar sünnetimize uygun davranmış olur.”[2] buyuran Efendimiz’e tabi olmanın şuuruyla, tevhid inancımızı tahkim ederek, kurtuluşun ancak takvâda olduğunu ikrar ederek bir Kurban Bayramı gününü idrak ediyoruz. Bayramımız mübarek olsun.
Bugün kullukta zirveyi yaşıyoruz. Çünkü Allah için kurban kesiyoruz. Sadâkatimiz ve ihlasımızın tartılacağı bir amelle, kurban ibadetiyle, Rabbimizin karşısına çıkıyoruz.
Asıl olanın Allah'a yakınlık olduğunu, böylece bütün varlığımızı O’nun yolunda adamaya hazır olduğumuzu göstermiş oluyoruz.
Muhterem Kardeşlerim!
Kurban, paylaşmak, çoğalmak ve mutlu olmaktır. Kurban, mülkün sahibi olan Allah'tan geleni kardeşinle pay etmektir. Verdiğimiz kadar kazandığımızı; paylaştığımız kadar zenginleştiğimizi unutmamaktır.
Nitekim böyle bir bayram gününde kurbanını keserek fakir ve yoksullara dağıtılmasını isteyen Sevgili Peygamberimiz ile Hz. Âişe validemiz arasındaki şu diyalog ne kadar güzel ve dikkat çekicidir:
- Kurbanı fakir ve yoksullara dağıttın mı ey Âişe?
- Evet, hepsini dağıttım; bize sadece şu bir parça kürek kemiği kaldı, yâ Rasûlallah!
- Desene Âişem, bu kürek kemiği hariç, aslında diğer dağıttıklarımız bize kalmış![3]
Aziz Kardeşlerim!
“Kurbanını Paylaş, Kardeşinle Yakınlaş” çağrısı da ebediyen bizde kalacak bir zenginliği, gönül zenginliğini, ahiret sermayesini vadediyor bizlere. Kurbanlarımız, dünyanın dört bir köşesindeki mazlum ve kimsesizlerin makbul duaları olarak dönecek bizlere. Yetim ve ihtiyaç sahiplerine taşıdığımız umut ve yaşama sevinci, evlerimizin huzur ve saadeti olacaktır inşaallah.
Kardeşlerim!
Geliniz, gerçek bir bayram için eteğimizdeki taşları dökelim. Sevincimize gölge düşüren dargınlıklara, küskünlüklere ve çekişmelere bir son verelim. Affetme ve kucaklaşma günleri olan bu günleri fırsata çevirelim. Affedelim ki Allah'tan af dilenmeye yüzümüz olsun.
Değerli Kardeşlerim!
Bayram deyince ilkin sıla-i rahim gelmelidir akla. Öyleyse geliniz, bayramda anne-babalarımızın, eş ve çocuklarımızın, komşularımızın yüzünü güldürelim. Bayram neş’emize hastaları, yaşlıları, yalnızları da ortak edelim. Çocuklarımıza bayram sevincini nasıl yaşamaları konusunda onlara örnek olalım. Onları küçük hediyelerle mutlu edelim. Unutmayalım, çocuklar gülerse dünya güler.
Kardeşlerim!
Arefe günü sabah namazıyla başlayan ve bayramın 4. günü ikindi namazıyla sona erecek olan Teşrik Tekbirlerini ihmal etmeyelim.
Hutbemi, Peygamberimiz (s.a.s)’in yine bir Kurban Bayramı günü yapmış olduğu şu duası ile tamamlamak istiyorum.
‘’Allah'ım! Bu kurbanlar senin nimetindir ve senin rızan içindir. Benim, ailemin ve ümmetimin kurbanlarını kabul eyle.”[4]
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] İbn Hanbel, 5, 127.
[2] Buhârî, Îdeyn, 3.
[3] Tirmîzî, Sıfatü'l -Kıyame, 33.
[4] İbn Mâce, Edâhî, 1.