Muhterem Mü’minler!
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir gün “Din samimiyet ve dürüstlüktür.” buyurdular. Orada bulunanlar “Kime karşı samimi ve dürüst olmalıyız ya Rasûlallah?” diye sorunca, her şeyin en iyisini ve en güzelini öğütleyen Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.s) “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, yöneticilere ve bütün insanlara karşı.” şeklinde cevap verdiler.[1]
Değerli Mü’minler!
Evet, Yüce dinimiz İslam’ın özü samimi olmaktır. Söz ve davranışlarımızın Allah katında değer kazanması, samimiyetimize bağlıdır. Samimiyet; Rabbimize gönülden iman etmek, bu imanın gereği olarak da hiçbir dünyevî karşılık ve menfaat beklemeden sadece Allah’ın rızasını gözeterek yaşamaktır. Nitekim bir ayet-i kerimede Cenâb-ı Hakk şöyle buyurmaktadır: “Biz bu kitabı sana esaslı bir maksat üzere indirdik. Öyleyse samimi bir iman ve bağlılık göstererek sadece Allah’a kulluk et.”[2]
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Allah, ancak samimiyetle ve sadece kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder.”[3]
Samimiyet, canlı-cansız bütün varlıklara karşı iyi niyet beslemek ve o şekilde davranmaktır. İhlâs ve samimiyetin zıddı ise riyâ ve gösteriştir. Riya, bütün güzellikleri yok eden, iyilikleri boşa çıkaran samimiyetsizliğin adıdır. Riya, insanî ilişkileri ve karşılıklı güveni zedeleyen, kişiyi değersizleştiren bir kişilik bozukluğu ve manevî bir hastalıktır.
Muhterem kardeşlerim!
Rabbimizin bize bir lütfu olan rahmet ve mağfiret ayı Ramazan-ı Şerif’in son günlerindeyiz. Birçok güzel haslet kazandık bu ayda. Kazandığımız bu güzel hasletlere; geliniz samimiyet ve ihlası da ekleyerek hayatımıza devam edelim. Bu kutlu ayda nefis muhasebesi yaparak yenilediğimiz dindarlığımızı samimiyet ve ihlasla korumaya devam edelim.
Bu kutlu ay vesilesiyle muhtaç, mazlum ve mağdur insanlara şartlar ve imkanlar nispetinde her zamankinden daha çok gönlümüzü açtık ve iyilik elimizi uzatmaya çalıştık. Dinde ve insanlıkta kardeş olmanın hazzına erdik. İçimizdeki ibadet aşkı, insan sevgisi, fakire ve yardıma muhtaç olana el uzatma isteği her zamankinden daha coşkulu şekilde davranışlarımıza yansıdı. Geliniz ihlasla ve samimiyetle bu güzellikleri devam ettirelim ve hayatımıza yansıyan bu güzelliği gösteriş ve riya ile heba etmeyelim.
Sevgili Kardeşlerim!
Ramazan-ı Şerif’in son Cumasını idrak ediyoruz. İçimizde buruk bir sevinç var, ama bir o kadar da heyecanla Ramazan Bayramı’na ulaşmayı ümid ediyoruz. Bayramlar ancak samimi duygularla kutlandığında lezzeti olan zaman dilimleridir. En samimi ve içten duygularla gösteriş yapmadan iyileşmez zannedilen yaraları sarma zamanıdır bayramlar. Kardeş gibi, dost gibi, anne gibi, baba gibi gönülden kucaklaşmaktır tüm insanlarla. Gözleri yolda kalanlara ümit olmaktır bayram. Yürekleri enkaz altında bırakmadan sevgiyi tüm insanlıkla paylaştırmaktır. Gönüllerdeki derin uçurumlara sevgi köprüleri kurmaktır bayram. Bir çocuğun düşlerine yağmur gibi yağmak, bir ümidi bin ümide bölmektir bayram ve en önemlisi tüm bunları gösterişe kaçmadan ihlas ve samimiyet ile yapabilmektir.
Değerli Mü’minler!
İmkânı ve şartları uygun her müslümanın aile fertleri sayısınca vermekle yükümlü olduğu fitrelerimizi Bayram gününün sabahına kadar vermeyi unutmayalım. En yakın akraba ve komşularımızdan başlayarak ihtiyacı olana ulaştırabileceğimiz fitre ve zekatlarımızı camilerimizde görevli din görevlilerimize ve dernek yöneticilerimize de makbuz karşılığı gönül rahatlığıyla teslim edebilirsiniz.
Yaptığı her hayırlı işi ihlas ve samimiyetle yapanlardan olmak; Allah’ı ve Resulünü ihlas ve samimiyetle sevenlerden olmak duasıyla hutbeme son veriyorum. Cumamız mübarek olsun.
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] Müslim, İman, 95.
[2] Zümer, 39/2.
[3] Nesâî, Cihâd, 24.