Aziz Kardeşlerim!
Sahabe-i Kirâm’ın büyüklerinden Ubâde b. Sâmit (ra), Ramazan ayına girildiği böyle bir günde Allah’ın Elçisi’nin kendilerine şöyle seslendiğini rivayet ediyor: “(Ey Mü’minler!) Ramazan ayı size bereketiyle geldi. Allah bu ayda size rahmetini indirir, hatalarınızı yok eder. Bu ayda duaları kabul eder. Allah Teâlâ sizin ibadet, hayır ve hasenat ile birbirinizle yarışmanıza bakar ve meleklerine karşı sizinle övünür. O hâlde iyilik ve hayırdan yana Allah Teâlâ’ya kendinizi gösterin. Ramazan ayında Allah’ın rahmetinden kendisini mahrum eden kimse gerçekten bedbaht bir kimsedir.”[1]
Kardeşlerim!
İlahî rahmet ve mağfiretin sağanak sağanak yağdığı, gönüllerimizin en derinliklerinde heyecanını ve huzurunu hissettiğimiz Ramazan-ı Şerif’in ilk gününe kavuşmuş bulunuyoruz. Bu kadri ve kıymeti büyük ayın, haftalık bayram günümüz olan Cuma gününe denk gelmesi ise bizleri ayrıca mutlu etmiştir. Bizleri, bu mübarek aya kavuşturan Yüce Rabbimiz’e hamd ediyor, O’nun sevgili kulu ve elçisi Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.s.)’e binlerce salât ve selam ediyoruz.
Ancak Ramazan-ı Şerif ayına eriştiğimiz bu mübarek Cuma gününde bir kez daha cemaatimizle bir arada bulunamamanın hüznünü yaşıyoruz. Yüce Rabbbim’den, büyük bir özlem ve hasrete dönüşen bekleyişimizin bir an önce son bulmasını ve Ramazan-ı Şerif’in neş’esini, coşku ve heyecanını camilerimizde, kardeşlerimizle, komşularımız ve sevdiklerimizle yeniden yaşamayı lütfetmesini niyaz ediyorum.
Değerli Mü’minler!
Ramazan ayı Cenab-ı Hakk tarafından her ne kadar mübarek kılınmış ise de, onun bereketinden istifade etmek insanların iradesine bırakılmıştır. Değerlendiren için Ramazan ayı, maddî ve mânevî arınma için bulunmaz bir fırsat mevsimidir. Ramazan’a yetiştiği hâlde bu ayın kadrini ve kıymetini bilmeyenleri, bakınız, Allah’ın Elçisi nasıl uyarıyor: “Ramazan ayına yetiştiği hâlde günahlarını affettiremeden bu ayı tamamlayan kişiye yazıklar olsun!”[2]
Değerli Mü’minler!
Ramazan ayı öncelikle bir oruç ve sabır ayıdır. Mü’minler bu ayda oruç tutarak nefislerini dizginlemeyi, hevâ ve heveslerine set çekmeyi öğrenirler.
Ramazan, samimiyet ve ihlasla oruç tutanları öfkelerinin esiri olmaktan korur ve onlara affetmenin erdemini öğretir. Ramazan, mü’minlerde oluşturduğu yüksek insanî değerlerle renk, dil, din, ekonomik ve sosyal statü gözetmeksizin toplumu bir bütün halinde kucaklamanın yüceliğini ve hoşgörünün lezzetini tattırır. Cahilce sataşmalara ‘Selam!’ deyip geçmeyi öğretir. İhlas ve samimiyetten yoksun bir ibadetin kuru bir emek olduğunu hatırlatır. Ramazan, dinî, sosyolojik ve psikolojik yönleriyle herkes için gerçek bir insanlık mektebi olur.
Ramazan ayı aynı zamanda bir Kur’an ayıdır. Yüce Allah “Ramazan ayı insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği ayıdır.”[3] buyurmak suretiyle Ramazan ayına kıymetini veren şeyin Kur’an-ı Kerim’in bu ayda indirilmesi olduğunu ortaya koymuştur. Öyleyse bu mübarek ayın en güzel kazanımlarından biri de Kur’an-ı Kerim’i bolca okumak ve anlamaya çalışmak olmalıdır.
Ramazan ayı cömertlik ayıdır. Verdiğimiz sadaka, zekât ve fitreler ile garip gurebanın duasını alırız. Susuz kalmış toprağa yağmurun düşmesi gibi, fersiz gözlere can, buruk yüreklere derman oluruz. Sadakalarımızla boynu bükük bir yetime, evsiz kalmış fakir ve yoksullara umut ve ışık oluruz. Bu özelliğiyle Ramazan kalplerde yaraları onaran bir ilaç olur.
Ramazan ayı topyekûn bir ibadet ayıdır. Bu aya özgü bir ibadet olarak teravih namazı, manevî hayatımızı zenginleştiren, birlik ve beraberliğimizi güçlendiren çok faziletli bir ibadettir. Bu sene salgın sebebiyle camilerimizde buluşamayacak olsak da bu güzel sünneti evlerimizde ihya etmenin gayreti içinde olacağız. Yine evlerimizde kaldığımız şu salgın günleri itikaf ibadeti için bulunmaz bir fırsat sunuyor bizlere. Gündelik ve dünyalık kaygılarından uzak bir şekilde muhasebemizi yapabileceğimiz, tefekkür ve ibadete yoğunlaşabileceğimiz bu fırsat zamanlarını en iyi bir şekilde değerlendirmenin gayreti içerisinde olacağız.
O halde, bugün itibariyle ilk orucunu tuttuğumuz bu Ramazan ayı için, geliniz, kendimiz ve ailemiz için bir Ramazan planı yapalım. Bu Ramazan’da bizi Allah’a yaklaştıracak, gönüllerimizi arındıracak bir hedefimiz olsun. İftar sofralarımız lütfen israf sofraları olmasın. Evlerimiz mabetlerimiz, bizler imam, eş ve çocuklarımız cemaatimiz olsun. Bizden yana kırık bir kalp varsa onarmadan girmeyelim bu aya. Bir yandan oruç tutarken diğer yandan bu büyük ibadete gölge düşürecek her türlü haram ve günahtan sakınalım. Sadece midemizle değil bütün azalarımızla oruç tutalım.
Ramazan’ın neş’esi, coşku ve heyecanı hiçbir zaman gönüllerimizden, evlerimizden, camilerimizden ve dünya yurdumuzdan eksik olmasın.
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] Heysemî, Mecmeu’z-zevâid, III, 344.
[2] Tirmizî, Deavât, 100.
[3] Bakara, 2/185.