Değerli Mü’minler!
İbadet etmek maksadıyla yeryüzünde mabet inşa etmek insanlık tarihi kadar eskidir. Dolayısı ile insanoğlu, tarihin hiç bir döneminde mabedsiz kalmamış, Yüce Yaratıcı’nın adının anıldığı, kendisine ibadet edildiği mekânlar her zaman var olagelmiştir. Birer mabet olarak camiler, “Allah‘ın evleri” olma özellikleri ile daha dünyada iken Allah’a misafir olunabilen yegâne mekânlardır. Yüce Rabbimiz konuyla alakalı olarak Kuran-ı Kerim`de şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz mescitler Allah’ındır. O halde Allah ile beraber başkasına kulluk etmeyin.”
Camiler bizleri sadece bedenen bir araya getiren yerler değildir. Camiler aynı zamanda ruhlarımızı birleştirir, maneviyatımızı sağlamlaştırır, birlik ve beraberliğimizi sağlar; eğitim, sanat, mimari ve estetik alanında ulaştığımız yüksek seviyeyi gösterir.
Geçmişten günümüze, bireysel ve toplumsal hayatımızın zenginleşip manevi derinlik kazanmasında, birlik ve beraberliğimizin perçinlenmesinde önemli görevler ifa eden camilerimiz hiç şüphesiz, ölçülemeyecek fedakârlıkların, yorgunlukların, umut ve çabaların sonucunda bu hale gelmiştir. Bu emsalsiz özverinin arkasındaki itici güç ise, elbette ki, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in şu müjdeleyici vaadi olmuştur: “Kim Allah rızası için (dünyada) bir mescit inşa ederse Allah da onun için cennette bir köşk inşa eder.”
Cami inşa etmek ve inşa edilmiş camileri koruyup yaşatmak, Yüce Allah’a samimi kul olmanın bir tezahürüdür. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Mekke’den Medine’ye hicret ederken ilk mescit olan Kuba Mescidi’ni inşa etmiş, hicret sonrası da ilk olarak Mescid-i Nebevi’nin inşa çalışmalarına başlamıştı. İslam tarihi boyunca da müminler gittikleri ve yaşadıkları her yeri Kâbe’nin şubeleri olan camilerle süslemişlerdir. Zira camiyi imar ve camiye hizmet müminlerin ortak vasfıdır. Nitekim yıllar önce Almanya’ya gelen ve burayı vatan edinen büyüklerimiz de, Peygamberimiz ve ashabının yolundan yürüyerek, malıyla, mülküyle, muhabbet ve sadakatıyla, her türlü zorluğa rağmen, bıkmadan yorulmadan, ibadet aşkıyla yaşadıkları yerlerde ilk olarak camiler inşa etmişlerdir.
Değerli Kardeşlerim!
Camilerimizin temel taşlarından birisi hiç şüphesiz din görevlileridir. Peygamberî bir vazife ifa eden din görevlilerinin misyonu yalnızca ezan okumak ve namaz kıldırmaktan ibaret değildir. Toplumu dini konularda aydınlatmak, ilmiyle amel edip güzel ahlakıyla herkese örnek olmaktır.
Bir cami için din görevlisi ne kadar önemli ise cemaat de o kadar önemlidir. Unutulmamalı ki, cemaati olmayan camiler ne kadar süslü ve bakımlı olursa olsun harabe gibidirler. Çünkü camilerin gerçek süsü; içindeki boy boy halıları, rengârenk avizeleri ya da duvarlarındaki hat ve nakışları değil; içlerinde ibadet eden, kulluk bilincine ermiş, kardeşlik ruhuyla birbirlerine kenetlenmiş, şuurlu ve bilinçli cemaatidir.
Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) de “Bir kimse güzelce abdest alır, sadece namaz kılmak niyetiyle camiye gelirse, camiye girinceye kadar attığı her adımla derecesi yükselir, günahı bağışlanır” buyurarak cemaatteki manevî bereketi ifade etmiştir.
Bu vesile ile bu kutsal mekânların hizmetkârları olan din görevlilerimize, dernek yöneticilerimize, kadın kollarından gençlik kollarına kadar her kademedeki gönüllülerimize ve kıymetli hayırsever ve hakşinas cemaatimize minnet ve teşekkürlerimizi sunuyor, kendilerine daha verimli ve gayretli çalışmalar temenni ediyoruz.
Kıymetli Kardeşlerim!
Her bir karışında siz kıymetli cemaatimizin bereketli katkı, hayır dua ve emeği bulunan DİTİB Merkez Camii’mizin resmi açılışı, inşallah, yarın büyük bir onur ve heyecanla gerçekleştirilecektir. Bizleri bugünlere eriştiren Rabbimize sonsuz hamd ü senalar, şükürler olsun.
Bu kutsal mabed sadece bizim eserimiz değildir. Caminin inşasında Alman dostlarımızın da büyük ve çok değerli katkıları oldu. Bu değerli katkı toplumumuz tarafından daima minnet ve şükranla anılacaktır. Bu itibarla, Türk ve Alman toplumunun barış, dostluk ve birlikte yaşama iradesinin güzel ve somut bir örneği olacak DİTİB Merkez Camii’mizin Köln şehrimize ve Almanya’ya hayırlı uğurlu olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] Cin, 72/18
[2] Buhari, Salat, 87
[3] Buhari, Salat, 65