Muhterem Kardeşlerim!
Rabbimize sonsuz hamd ü senâlar olsun ki; evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluş[1] olan Ramazan ayına ulaşmış olmanın heyecanını yaşıyoruz. Nasip olursa, bu akşam ilk terâvîh namazlarımızı kılacağız ve faziletlerle dopdolu günleri hep birlikte yaşamaya başlayacağız. Sözlerimin başında, Ramazan-ı Şerif’in bütün İslam dünyası ve insanlık için hayırlara vesîle olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
Kıymetli Mü’minler!
Manevî güzelliklerle dolu olan Ramazan ayı, ilâhî rahmet ve sekinetin bütün kâinatı kuşatıp kucakladığı, kulluk şuurunun yeniden alevlendiği rahmet ve bereketi bol bir aydır. Oruçlar, terâvîhler, iftarlar, sahûrlar, mukâbele, zikir, dua ve niyazlarla her türlü feyiz, bereket ve mağfireti içinde barındıran bu ay, insanlığın kararan ufkunu aydınlatan “doğru yolu gösteren, hak ile batılı birbirinden ayırmanın açık delillerini getiren ve hidâyet rehberi olan Kur’ân’ın inmeye başladığı aydır.”[2] Hz. Muhammed (s.a.s) bu ayda peygamber olarak görevlendirilmiştir. İslam’ın dört temel ibadetinden biri olan oruç, bu aya özel olarak farz kılınmıştır. Bin aydan daha hayırlı olduğu ifâde edilen Kadir Gecesi bu ayın eşsiz gecelerinde gizlenmiştir.
İşte böyle feyizli ve bereketli bir zaman dilimi olan Ramazan’ın gelişini Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ashabına şöyle müjdeliyordu: “Ey insanlar! Büyük ve mübarek bir ayın gölgesi üzerimize düştü. Onda öyle bir gece vardır ki, bin aydan hayırlıdır. Allah (cc) bu ayda sizlere oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapatılır ve şeytanlar zincirlere vurulur.”[3]
Kıymetli Müslümanlar!
Bir sonraki Ramazan ayına ulaşıp ulaşamayacağımız belli değil. Şüphesiz bu, bize hayatı da ölümü de veren Allah Teâlâ’nın takdirinde olan bir konudur. Madem öyle, geliniz, bu yıl yüce Rabbimizin bize bir kez daha nasip ettiği Ramazanımızı şanına göre değerlendirelim. Ramazan boyunca kendimize bir yol haritası çizerek rahmetten, feyiz ve bereketten en çok nasıl istifade edebiliriz, diye bir gayretin içerisinde olalım. Birlerin yedi yüz olduğu, hatta sınırsız olduğu bu ayda, bizi günde beş kez huzuruna çağıran ilâhî çağrıya cevap verip camilerimize koşarak daha çok icabet etmeye çalışalım. Kadını, erkeği ve çocuğu ile ibadetlerimizi camilerimizde cemaat içinde eda ederek bereket ve mağfiretten daha çok istifade edelim.
Ramazan Kur’ân ayıdır, o halde biz de Kur’ân’la olan irtibatımızı daha güçlü tutalım. Elimizi uzattığımız her bir ni’metin bize Allah (cc) tarafından gönderildiğini tefekkür edelim ve şükredelim. Manevîyatımıza katkıda bulunacak yeni kitaplar ve mutlaka Kur’ân meâli okuyalım ya da dinleyelim. Ramazan gecelerinin sıcak yuvalarımızda aile fertlerimiz arasında ayrı bir mânâ içinde yaşanması gerektiğini de unutmayalım. Çocuklarımızı Ramazan neş’esini, iftarların, sahûrların ve terâvîhlerin manevî havasını soluyarak büyütelim. Bunun için, bu mübarek gecelerde onları hediyelerle sevindirip, camilerimize alıştıralım. Özellikle iftar ve sahûr vakitlerinde, dünyamızın savaş mağduru, mazlum ve masum milletleri ve tüm İslam dünyası için dualar edelim. Yüce Rabbim Ramazan’ı bizlerden memnun ve razı ve hakkımızda hayırlı eylesin. Âmîn.
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] Sahih-i İbn Huzeyme, 3/191.
[2] Bakara, 2/185.
[3] Terğib, 2/94-95; Müslim, Sıyâm, 2.