Bid’at ve Hurafeden Uzak Durmak

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلاَ تَتَّبِعُواْ السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَن سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

 

قال رسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :

 

«. . . فَإِنَّ خَيْرَ الْحَدِيثَ كِتَابُ اللَّهِ ، وَخَيْرَ الْهَدْىِ هَدْيُ مُحَمِّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ ، وَشَرَّ الأُمُورِ مُحْدَثَاتُهَا وكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ»



 

Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor: “Sözün en hayırlısı Allah’ın kitabıdır. Yolların en hayırlısı Muhammed‘in (sav) yoludur. İşlerin en kötüsü, sonradan ortaya çıkarılmış olan bid’atlardır. Her bid’at dalâlettir, sapıklıktır.” 2

Muhterem Müslümanlar!
Bid’at; dinimizin aslından olmayan, kitap ve sünnete aykırı olarak icat edilen şeylere denir. Diğer bir ifadeyle Kur’an-ı Kerim`in açık hükümlerine, Sevgili Peygamberimizin sünnetine, ashab, tabiin ve İslam alimlerinin genel görüşlerine tamamen aykırı olarak, İslâm’la bağdaşmayan, İslam’ın özüne ters, sonradan uydurulan, faydasız inanç ve düşünceler demektir.

Hurafe ise; bilim ve mantık açısından temeli olmayan, yüce dinimiz İslam’ın getirdiği tevhid inancıyla bağdaşmayan, bilinçli veya bilinçsiz olarak dine sonradan sokulmaya çalışılan yanlış düşünme, davranış ve fiillere denmektedir.

Kıymetli Kardeşlerim!
İnsanlığın kıyamete kadar karşılaşabileceği problemleri çözebilecek gerekli temel esasları ortaya koymuş olan Yüce dinimiz İslam, başlangıçtan itibaren dinin özüne ters düşen ve sonradan dine sokulmaya çalışılan Bid’at ve hurafelerle mücadele etmiştir.  Buna rağmen zaman zaman İslam’ın temel esaslarına aykırı olan bid’at ve hurafelerin dini birer esasmış gibi yaşatılmaya çalışıldığı görülmektedir.

Özellikle türbe ve yatırlara adak adayıp dilekte bulunmak, yine bu mekanlara çaput ve bez bağlamak, fal ve falcılara inanmak, nazardan korunmak için nazar boncuğu takmak, kurşun döktürmek, eşyalardan uğur veya uğursuzluk beklemek, cenazeyi götürürken alkış tutup tabut üzerine çiçek atmak gibi… nice bid’at ve hurafelerin, Yüce dinimiz İslam’ın kutsal öğretileriyle, tevhid inancı ile uzaktan yakından hiçbir ilgi ve alakası yoktur. Çünkü İslam inancına göre dualar Cenab-ı Hakk’a arz edilmektedir. O’na ibadet edilip O’ndan yardım beklenmesi gerekmektedir. Bu hususu her gün namazlarımızda Fatiha suresini okurken “(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.”3 ayeti ile zaten ikrar ediyoruz. Bu çerçevede,  Mü’min, Rabbi ile arasında herhangi bir aracı ve yardımcı kabul etmemelidir.

Hutbemi bir hadisi şerif meali ile bitirmek istiyorum.     
 “Kim dinimizden olmayan bir şeyi ihdas ederse, (uydurursa) O reddedilir, bir kimse dinimize uymayan bir amel yaparsa, O kabul edilmez”4


Hutbe Komisyonu


1. Enam Suresi, 6/153.
2. Müslim, Cum’a, 43.
3. Fatiha Suresi, 1/5.
4. Tergip Terhip 1. Cilt Sayfa 105

Cookies erleichtern die Bereitstellung unserer Dienste. Mit der Nutzung unserer Dienste erklären Sie sich damit einverstanden, dass wir Cookies verwenden.

We also use analytics & advertising services. To opt-out click for more information.