بِسْمِ اللهِ الْرَّحْمَنِ الْرَّحِيمِ
إنَّماَ يُرِيدُ اللهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ أهْلَ البَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيرا
“ Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.“
[Ahzâb sûresi, âyet 33]
Şüphesiz ki dinimiz İslam, sevgi dinidir. Sevgilerin en güzeli ise Allah sevgisidir. Allah’ı (c.c.) sevmenin yolu Hz. Peygamber (s.a.v) ‘i sevmekten; onu sevmenin yolu da onun Ehl-i Beyti başta olmak üzere sahabeyi ve tüm inananları sevmekten geçer. Hz. Peygamberin aile fertleri, çocukları, torunları ve onun soyundan gelenlere Ehl-i Beyt denmektedir. Ehl-i Beyt, Peygamberimizin mutlu yuvasında yetişmiş, onun sevgi dolu gönlünden feyz almış örnek şahsiyetlerdir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de Yüce Rabbimiz Ehl-i Beyte değer vermiş ve şöyle buyurmuştur: „Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.“ [1]
Değerli Kardeşlerim,
Ehl-i Beyti sevmek, aynı zamanda Peygamberimizi sevmek anlamına gelmektedir. Nitekim Resûlullah (s.a.v.) „Sizi nimetleriyle rızıklandırdığı için Allah’ı sevin, beni de Allah’ı sevdiğiniz için sevin. Ehl-i Beytimi de beni sevdiğiniz için sevin“ [2] buyurmaktadır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), gerek hanımlarına ve çocuklarına, gerekse sevgili torunlarına karşı sevgi ve merhametin timsali olmuştur. Şu hatıra Peygamber Efendimizin aile fertlerine verdiği değeri ortaya koymaktadır: “Bir gün Peygamber Efendimiz sağ omzunda Hz. Hasan, sol omzunda da Hz. Hüseyin olduğu halde mescide gelmişlerdi. Gelirken bir onu öpüyor bir de diğerini öpüyordu ve diyordu ki: Bunlar benim evlatlarımdır. Kim bunları severse beni sevmiş olur, kimde bunları sevmezse beni sevmemiş olur.“ [3]
Müslümanlar olarak, her namazımızda sevgili Peygamberimize ve onun değerli Ehl-i Beytine yaptığımız dualar, tarih boyunca çocuklarımıza Ali, Ayşe, Fatma, Hasan ve Hüseyin isimlerini vermemiz, camilerimizi sahabe ve Ehl-i Beytin güzel isimleriyle süslememiz, Ehl-i Beyte ve onların şahsında Hz. Peygamber’e olan sevgimizi göstermektedir.
Bize yakışan, Ehl-i beytin ve sahabenin tümünü sevmek ve örnek almaktır. Bizler Hz. Ali Efendimizi ve Hz. Fatıma validemizi sevdiğimiz gibi, Hz. Ömer Efendimizi ve Hz. Aişe validemizi de severiz. Sahabenin hepsini, bizlere cennetin yolunu gösteren yıldızlar olarak görürüz.
Hutbemi, Yunus Emre’nin, Ehl-i Beyte olan sevgisini dile getirdiği bir şiiriyle bitiriyorum:
Yüce Rabbimiz Efendimizin Ehl-i Beytine rahmet eylesin, bizleri onların yolundan ayırmasın.
[2] Prof. Dr İbrahim Canan, ,Kütübü Sitte, XII, 414 (Hadîs no: 4492)
[3] İbn-i mace, Mukaddime,11; Menakib, 11.