بِسْمِ اللهِ الْرَّحْمَنِ الْرَّحِيمِ
وَاِذَا حُيِّيتُمْ بِتَحِيَّةٍ فَحَيُّوا بِاَحْسَنَ مِنْهَا اَوْ رُدُّوهَا اِنَّ اللهَ كَانَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ حَسِيباً
Bismillâhirrahmânirrahîm[Rahmân ve rahîm Allah’ın adıyla]
“Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.”
قَالَ رَسوُلُ اللهِ صلى اللهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ:
وَ الَّذِي نَفْسِى بِيَدِهِ لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا ، وَ لاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا ، أَ وَلاَ أَدُلُّكُمْ عَلَى شَىْءٍ إذاَ فَعَلْتُمُوهُ تَحاَبَبْتُمْ؟ أَفْشُوا السَّلاَمَ بَيْنَكُمْ
“Îmân etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de îmân etmiş olmazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şeyi size söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayın.”
Muhterem Müslümanlar,
Hz. Peygamber İslam’ın temel sembollerinden olan ve barış anlamına gelen selâmın hikmetini, biz ümmetine anlatırken, selâmın sevginin yayılmasının temeli olduğunu, İslam dinine inananların da, yine aynı barış ve sevgi dilini kullanarak birbiriyle selamlaşarak ilişki kurmalarını biz mü‘minlerden istemektedir.
Selâm, insanoğlunun atası ve ilk Peygamberi olan Hz. Adem (a.s.)‘a, Yüce Mevla (c.c.) tarafından, melekler vasıtasıyla öğretilen ve “neslinin selamlaşması böyle olacak” dediği kutlu bir barış ve muhabbet dilidir. [1]
Değerli Mü’minler!
Selâm günümüz dünyasının menfaatler arasına sıkıştırılmış bakış açısını kaldırararak, tüm insanlığa karşı barış dilini kullanmaktır. Selâm; muhatabına benden sana hiç bir zarar gelmez samimiyetinin adıdır. Selâm; kendini karşındakinin yerine koyabilmek, davranışlarında bu şekliyle hareket etmektir. Selâm; hile ve aldatmadan uzak, Allah’ı biliyor olmanın sembolüdür. Selâm; etrafına güven ve emniyet telkini, hayatın acımasızlığına vurulan şefkat tokadıdır.
Müslümanın hayatında bu denli önemli bir yere sahip olan ve mü’minde var olması gereken, omurgalı duruşun dışa yansıması olan selâm, evlerimizden başlayarak tüm topluma dalga dalga yaymamız gereken İslam‘ın önemli şiarlarındandır.
Tebessümle içten verilen selâm, kalbî yakınlığa vesîle olur. Gönüller arasında köprüler kurar. Üzgün ve küskün kalplerde muhabbet çiçekleri açtırır. Katılaşmış kalpleri yumuşatır. Kırgınlıkların ve dargınlıkların ortadan kalkmasına yardımcı olur.
Selâmı vermek ve yaymak, Peygamberimizin sünnetine uymaktır. Selâm gibi muhteşem bir duâya karşılık vermek ise farzdır! Yüce Rabbimiz, Kerîm Kitabı’nda bu gerçeği şöyle belirtir: “Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin.” [2] Gönüller Sultanı (a.s.) da, “İslam’ın en hayırlı davranışı hangisidir?” şeklindeki bir soruyu, “Yemek yedirmen ve tanıdığın tanımadığın herkese selâm vermendir.” [3] diye cevaplamış, böylece selâmın önemini vurgulamıştır.
Öyleyse kardeşlerim,
Birbirimize selâm vermeyi ihmal etmeyelim. Çocuklarımız ve gençlerimize selâmı öğretelim. Selâmı aramızda yaygınlaştıralım. Selâm ile, sevgi ve kardeşlik bağlarımızı pekiştirelim. Allah’ın selâmı, rahmeti, bereketi ve esenliği hepimizin üzerine olsun.
[1] Buhârî, Enbiyâ, 2.
[2] Nisâ, 4/86.
[3] Buhârî, İmân, 5.
Abdussamet Varlı
DİTİB Berlin Mescid-i Aksa Camii Din Görevlisi