[Rahman ve rahim Allah’ın adıyla]
“O Ramazan ayı ki; İnsanlar için bir hidayet rehberi, hak ile batılı ayıran ve
doğru yolun apaçık delilleri olan Kur’an onda indirildi.”
Muhterem Müslümanlar,
Yüce Allah, insanoğluna dünya ve ahiret mutluluğu için kitaplar göndermiştir. Bilindiği üzere bunların sonuncusu da Kur’an-ı Kerim’dir. İşte böyle bir Ramazan ayında Kur’an ayetleri Peygamberimiz (s.a.s.)’e nazil olmaya başlamıştır. Nitekim Allah-u Teala: “O Ramazan ayı ki; İnsanlar için bir hidayet rehberi, hak ile batılı bir birinden ayıran ve doğru yolun apaçık delilleri olan Kur’anın indirildiği aydır.” [1] buyurmaktadır.
Kur’an ayetlerinin kalplere hayat vermesinden sonra onun aydınlığıyla hidayete eren insanlar, cehalet karanlığından kurtulup, saadet devrine kavuştular. Bilgisizliğin esiri haline gelmiş bir toplum, “Yaratan Rabbinin adı ile oku.” [2] emrini kendilerine düstur edinerek büyük medeniyetler kurdular. Kur’an-ı Kerim’i bize tebliğ eden Hz. Peygamberin ortaya koyduğu esaslar çerçevesinde onu doğru anlayıp uygulayanlar, huzur ve güven içerisinde yaşarken, onun yolundan uzak kalanlar üzüntü ve kederden kurtulamadılar. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de: “Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve salih amel işleyen müminler için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.” [3] buyurulmaktadır.
Aziz Müslümanlar,
Kur’an-ı Kerim muttakiler için bir hidayet kaynağıdır. [4] O bir taraftan dünya hayatında ihtiyaç duyulan esasları, huzurlu ve mutlu bir hayat yaşamanın yollarını açıklarken diğer taraftan da bu geçici hayatın mutlak gaye olmadığını ifade edip, ebedi hayatın önemine dikkat çeker ve onun kazanılmasının yollarını öğretir. Bunun için Hz. Peygamber (s.a.s.): “Sizin en hayırlınız Kuran’ı öğrenen ve öğretendir.” [5] buyurarak Kur’an eğitimini teşvik etmiş, “İçinde Kur’an'dan bir şey bulunmayan kişi harap ev gibidir.” [6] buyurarak da ondan uzak kalmanın sakıncasına dikkat çekmiştir.
Değerli kardeşlerim,
Ramazan, Kur’an’la bütünleşme ayı olmalı. Kur’an sadece elimizde ve dilimizde değil, yüreğimizde, aklımızda, hepsinden öte hayatımızda olmalıdır. Kur’an’ın hayatımızda olması için, düşüncelerimizi, aklımızı ve kişiliğimizi Kur’an’a inşa ettirmeli, ruhumuzun en güzel gıdası olan Kur’an-ı Kerim’i yeni nazil oluyormuş gibi okumalı, onun anlamını düşünmeliyiz. Ayrıca Ramazan ayına mahsus olan teravih namazlarına ailemizle birlikte katılmalı, namazlarımızı cemaatle kılmaya özen göstermeliyiz. İftar sofralarımızı misafir ve ihtiyaç sahipleriyle süslemeye gayret etmeli, Ramazan ayının güzelliklerini
yaşadığımız toplumdaki çeşitli inanç ve kültürlerle paylaşma yoluna gitmeliyiz. Gönül dünyamızı hayırlı amellerle zenginleştirelim. En önemlisi de Ramazan-ı Şerif ayında okuyarak ve dinleyerek feyz aldığımız mukaddes kitabımız ile bağımızı kuvvetlendirelim.
Aziz Kardeşlerim,
Şu niyazımla hutbeme son vermek istiyorum: Yüce Rabbimiz cümlemizi, çoluk çocuğumuzu Kur’an’dan ayırmasın, onun nuru ile aydınlanıp gösterdiği yoldan gitmeyi cümlemize nasip eylesin!
[1] Bakara, 2/185.
[2] Alak, 99/1.
[3] İsra, 17/ 9.
[4] Bakara, 2/2
[5] Buhari, Fedailü’l-Kur’an 21; Tirmizi, Fedailü’l-Kur’an 15.
[6] Tirmizi, Fedailü’l-Kur’an 18.
Ahmet KARSLI
Weinheim DİTİB Türkiyem Mevlana Camii Din Görevlisi