05 Haziran 2013 Çarşamba gününü Perşembe gününe bağlayan gece, mukaddes bir yolculuğun ve manevi bir yükselişin ifadesi olan, Sevgili Peygamberimizin (sav) bütün insanlığı temsîlen Cenab-ı Hakk’ın yüksek huzuruna kabulü anlamına gelen ve pek çok ilahi lütuf ve ihsanla dolu mübarek Miraç gecesini yeniden idrak etmiş olacağız.
“Gece yolculuğu” manasına gelen İsra ve “yükselmek, yükseğe çıkmak, yükselmeyi sağlayan vasıta” anlamlarına gelen Miraç, Mekke döneminde bir gece Sevgili Peygamberimizin (sav) Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya, oradan da Yüce Allah’ın huzuruna vardığı, bu esnada Yüce Yaratan’ın sonsuz kudretinin eserlerini temaşa ettiği, içerisinde pek çok hikmet ve sırların bulunduğu mübarek bir yolculuğun adıdır.
Yüce Rabbimizin İsra Suresinin ilk ayetinde “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir” ifadeleriyle bizlere bildirmiş olduğu bu kutsal yolculuk, varlık düzeyinde, hayat sürülen hakikat göğünün katmanlarında olduğu kadar, Allah’a kalben yakınlaşma arzusuyla yanan gönüllerin kat etmesi gereken yolu görmeleri ve fark etmeleri için de emsal teşkil eden mübarek bir yolculuktur. Bu anlamda Miraç, mükerrem kılınan insanoğlunun erdem yolculuğunu ve salt beşerîlikten onurlu bir insanîliğe yükselişini ifade etmektedir.
Miraç, göklere olduğu kadar, insanın iç dünyasına doğru da yapması gereken bir yolculuktur. İşte bu sorumluluk gereği Rahman’ın kulları olan bizler, Sevgili Peygamberimizin (sav) Miracından ilham alarak insanlığın yükselişi üzerinde düşünmek zorundayız. Miraç gecesi farz kılınan beş vakit namazın bizzat Sevgili Peygamberimiz (sav) tarafından “Müminlerin miracı” olarak nitelendirilmesi de, namazın böyle bir yükselişte ne derece etkin ve önemli bir ibadet olduğunu göstermektedir. Namazda sadece bedeni ile değil özüyle, gönlüyle, duygu ve düşüncesiyle Allah’a yönelen ve Rabbi ile baş başa kalmanın mutluluğunu yakalayan, daima O’nun gözetimi ve desteği altında olduğunu hatırından hiç çıkarmayan mü’min, Rabbi ile baş başa kalmanın mutluluğunu yakalayacak ve bu bilinçle hayatına farklı bir anlam yükleyecek, bireysel ve toplumsal ilişkilerinde her zaman Allah’ın huzurunda ve gözetiminde olduğu inancıyla daha dikkatli, titiz ve sorumlu bir tavır sergileyerek olgun mü’min olma yolunda önemli mesafeler kat edecektir.
Yüce Rabbimizden temennimiz odur ki, içinde yaşadığımız üç ayların manevi iklimi, kutsal gün ve geceler, bireysel ve toplumsal hayatımızda birbirimizle kaynaşma, daha da önemlisi kendimizle buluşma, Yüce Yaratanımızın bize ne kadar yakın olduğunu kavrama fırsatları olsun. Bu gece idrak ettiğimiz kandil vesileyle geçmişimizin muhasebesini yaparak geleceğimizi daha aydınlık kılabilirsek, sadece çevremizdeki insanlara değil bütün kainata sevgi, dostluk, hikmet ve rahmet penceresinden bakmaya başlayabilirsek, bize sunulan bu altın fırsatı iyi değerlendirmiş, birey ve toplum olarak Miracı gerçekten idrak etmiş oluruz.
Akıp giden zamanın bu önemli durağında bu geceyi milat bilerek ümitlerimizi tazeleyelim, Yüce Yaratanımıza dönüp dua edelim. Bu anın değerini iyi bilelim ve “duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var” ayetine sımsıkı sarılalım. Unutmayalım, dua da bir miraçtır ve dua Allah ile kul arasında yüksek bir bağdır; insanın bu dünyadaki yalnızlığını gideren en büyük buluşmadır. Dua, tövbe ile birleştiğinde ise, gönlü arındırmanın, kendini bulma ve bilmenin, ilahi huzura kabulün en güzel yollarından biri haline gelmektedir.
Bu gecede dost ve yakınlarımızı arayıp gönüllerini alalım, dargınlık ve kırgınlıklara son vererek gönülleri tamir edelim, toplumsal hayatımızda barış ve dostluğu esas alalım, fakir ve muhtaçlara imkanlarımız nispetinde yardım elimizi uzatarak sevinci ve kederi aynı duyarlılıkla paylaşabilme erdemini yakalayalım.
Bunalan ruhlara, manevi hayatın ihmaliyle daralan kalplere bu gecenin huzur getirmesi dileğiyle, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) camiası olarak başta Almanya’da yaşayan kardeşlerimiz olmak üzere aziz milletimizin Miraç kandilini tebrik ediyor, bu mübarek gecede Yüce Mevla’ya açılan ellerin ve yapılan duaların, bütün İslam aleminin birlik, dirlik ve beraberliğine, insanlığın barış, huzur ve mutluluğuna, bütün müminlerin de arınmasına ve affına vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Prof. Dr. İzzet ER
DİTİB Genel Başkanı