13.04.12 tarihinde Berlin DİTİB Türk Şehitlik Camii’nde Burak Bektaş (22) için kılınan cenaze namazıyla son yolculuğuna uğurlandı.
Burak Bektaş, 5 Nisan 2012 Çarşamba’yı Perşembe'ye bağlayan gece Berlin şehrinin Neukölln semtinde sokak ortası kimliği belirsiz bir kişi tarafından silahlı saldırı sonucunda yaşamını yitirmişti. Bu fani olay sadece yakınları ve dostlarını değil tüm toplumu derinden üzmüştür.
Cenaze merasiminde DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Ali Dere şöyle konuştu:
Ölüm, zikredilecek isim ve cismi olmayan bir bilinmezlikten varlık alemine gelmiş her bir birimiz için istinası olmayan ve olmayacak bir gerçekliktir. ölümle dünyadan ayrılmak aslında bir daha ölmemek üzere dirilmek, bir ahiret yurduna geçmek anlamına gelir. "Her canlı (nefis) ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz," (Ankebût, 29/ 57) ayetinin de ifade ettiği gibi Ölümle insan ait olduğu asla, Rabb’inin hükmüne, ya mükafat ve lütfüne veya ceza ve mahrumiyete döndürülür. Zira "Biz Allah’a aidiz ve yine O’na döneceğiz." (Bakara, 2/ 156);
Dünyaya bakan ve geride bırakılanlar açısından değerlendirildiğinde ölüm, ani ve üzücü bir ayrılma, kopma anlamına gelir. Bir diğer ifade ile üzüntü ve yastır ölüm.
Bu gün hayatının baharındaki genç bir kardeşimizi Rabbimizin rahmetine tevdi ederken, sadece ani bir ayrılışın acısını yüreklerimizde hissetmiyoruz, aynı zamanda ölümün meydana geliş şeklinin acımasızlığını, insafsızlığını ve anlamsızlığını bilerek bir kez daha kahroluyoruz.
Geride kalanlar için büyük bir sabır ve tevekkül imtihanı olan ölüm, bu gencimiz örneğinde bizlere geride kalanlara, ilgili ve yetkililere başarmaları gereken bir dürüstlük ve samimiyet imtihanı olarak, zihinlerimizde ve yüreklerimizde ağırlığını, sorumluluğunu yüklüyor.
Bu sorumluluk, bu gencimizi bizden alan canice işlenen bir cinayetin fail veya faillerinin bulunup olayın aydınlatılması; keza benzeri acılara neden olmamak üzere gerekli tedbirlerin alınması, her bir insana eşit değerde ve saygınlıkta bireyler olarak bakılması; insanın/ her bir bireyin canı, malı, kimliği ve değerleri ile yaşatılmasıdır.
Bu üzücü olay karşısında, merhum genç kardeşimizin acısı büyük ailesi ve yakınlarının güzel sabır ve tevekkül örneği sergilemesi gerekirken, hepimizin, özellikle yetkililerin, huzurlu ve güvenli bir toplum temini için daha büyük bir görev ve sorumluluk bilinci ile hareket etmesi, yaşananları zihin ve vicdanlarında çözmeleri gerekiyor. Bu durumda bizim sorumluluğumuz ölüme sabretmek, göz yummak veya bahane üretmek değil, bilakis yaşatmak, hem de insanın onuruna uygun şekilde yaşatmak, hayatta, bir arada, insanca ve kardeşçe tutabilmektir.
Ebedi hayata uğurladığımız genç kardeşimize Rabbimden af ve mağfiret, yüce katından en güzel mükafat ve cenneti niyaz ediyor, böylesi cinayetlerin tekrarlanmamasını diliyoruz.
Rabbimin cenneti merhum kardeşime, O’nun afv ve mağfireti hepimizin üzerine olsun.