Nikah ve Aile Bilinci

بِسْمِ اللهِ الْرَّحْمَنِ الْرَّحِيم
وَمِنْ اٰيَاتِهِ اَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوٓا اِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً اِنَّ فِي ذٰلِكَ لاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

Bismillâhirrahmânirrahîm
[Rahmân ve rahîm Allah’ın adıyla]
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”
[Rum Suresi, Ayet 21]

Aziz Müslümanlar,
Aile, insanlığın atası Hz. Adem ve eşi Havva  ile başlayan ve devam eden, kökleri insanlık tarihinin başlangıcına kadar uzanan tek kurumdur.

İnsanın fıtratında karşı cinse karşı bir eğilim vardır. Yüce Allah bu eğilim ve ihtiyacı, sevgi ve merhamete dayanan bu ilgiyi kendi varlığının bir delili olarak bizlere sunar. İnsan sağlığı ve toplum huzuru için insanı olgunlaştıran bir düzenlemeye, fıtrata uygun hale getirmeye olan ihtiyaç aşikardır. Bu da ancak nikahla mümkündür. Nikah, kadınla erkeğin beraberliğinin toplum önünde ilan edilmesini ve bir aile olarak kabulünü sağlar. Fıtrata uygun olan da budur. Aile hayatı aynı zamanda bir okuldur. Anne merhameti, babalık şefkati ancak aile hayatıyla tadılabilir. Aile insanı olgunlaştırır. Kişinin kendisinden başkasını sevebilmesi, sevdikleri için fedakarlık yapabilmesi, hayatın güçlüklerine birlikte katlanması, çocuklarını koruyup kollaması ancak aile ocağı ile mümkündür.  Cenab-ı Hak Yüce Kitabında ne güzel buyurmuştur: ‘Allah evlerinizi sizin için bir huzur ve sükun yeri yaptı.’ (1)

Muhterem Cemaat,

Müslümanlar arasında nikahsız birlikte yaşama oranının artması bizleri derinden düşündürmelidir. Namazına, orucuna ve verdiği zekata bu kadar düşkün ve duyarlı insanların çocuklarının aile ve nikah sorumluluğundan kaçınmaları ve nikahsız birlikte yaşamayı tercih etmeleri biraz da onlara huzurlu aile ortamları sunamayışımızdan kaynaklanmaktadır. Çocukluğunu sürekli olarak anne-babasının tartışma ve çatışma ortamında geçiren insanların, aile kurma özlemi elbetteki yeterince gelişmeyecektir.

Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de, insanın ahiret hayatından çok dünyaya karşı meyilli olduğuna vurgu yapar. Ayette: ‘Hayır, siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz.’(2) buyrulur. Şayet Hakk rızasına talip olmazsak, tercihlerimizin ve alacağımız kararların sadece dünya menfaatine, heva ve heveslerine hizmet edeceğini ve böylece ahiret mutluluğundan mahrum kalacağımızı ifade eder. Aile kurma kararımız, nikahlı bir beraberliği isteyip istemediğimiz de doğrudan ahiretle, nasıl bir kul olmak istediğimizle ilgilidir. C.Hakk’ın rızasına talip bir müminin zinaya tevessül etmesi asla düşünülemez. Çünkü İslam nikah dışı beraberlikleri kesinlikle haram kılmıştır. Sevgili Peygamberimiz de nikahı ısrarla vurgulamış ve ‘Nikah benim sünnetimdir. Benim sünnetimi terk eden benden değildir.’(3) buyurmuştur.

Aziz Mü’minler,

Nikah bağı olmadan aile kurulmaz. Hayatta gerçek mutluluk nikah ile kurulan yuvada aranmalıdır. Bizlere hayır dua edecek nesiller ancak aile çatısı içinde yetiştirilebilir. Sağlam ve mutlu ailelere sahip toplumlar güçlü toplumlardır. Dinimiz evliliği teşvik eder ve zinayı şiddetle yasaklar. Gençlerimizi yetiştirme konusunda sorumluluk asıl itibariyle ebeveyndedir. Allah bizi nasıl da şiddetli bir şekilde uyarmaktadır: ‘Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.’(4)


1.Nahl,  80
2. Kıyame, 20-21
3.İbn Mace, Nikah, 1
4.Tahrim,6                                                                                              


Ulviye Ezerbolatoğlu
Frankfurt Bayan Din Görevlisi

Cookies erleichtern die Bereitstellung unserer Dienste. Mit der Nutzung unserer Dienste erklären Sie sich damit einverstanden, dass wir Cookies verwenden.

We also use analytics & advertising services. To opt-out click for more information.