Aziz Kardeşlerim!
Okumuş olduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “(Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu bunu ancak akıl sahipleri anlayabilir.”[1]
Hayat kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’i en iyi şekilde anlayan ve yaşayan, Rabbimize kulluğun en güzelini yapan hiç şüphesiz Hz. Peygamber (s.a.v.)’dir. Yüce Rabbimiz bizlerden ona tabi olmamızı, onu sevmemizi, onun gibi bir hayat yaşamımızı istemektedir.
Asr-ı saadetten günümüze kadar Peygamber Efendimiz’i örnek alan, onun gibi bir hayat yaşamaya gayret eden, Allah ve Resulünün emirlerine harfiyen uyan pek çok örnek şahsiyet vardır. İslam’ı benliğine sindirmiş bu örnek şahsiyetlerden ve Hakk dostlarından biri de “Hamdım, piştim, yandım” sözleriyle hayatını özetleyen, ölüm gününü “Şeb-i Arûs” yani Allah’a kavuşma günü olarak ilan eden, Kuran ve sünnete olan bağlılığını “Ben şu canı, bu tende taşıdığım sürece, Kur’an’ın kölesiyim, Muhammed Mustafa’nın ayağının tozuyum” sözleriyle dile getiren Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî’dir.
Kıymetli Müminler!
Hz. Mevlânâ, Peygamber Efendimiz’in ”Müminlerin iman bakımından en kâmil olanı, ahlakı en güzel olanıdır”[2] sözlerine gönülden inanmış ve bu inancını şu özlü sözleriyle ifade etmiştir: “İman baştanbaşa edeptir, İslam yolu edep ve hürmet yoludur. İnsanın kemale ermesi, gönüllerin takva ile buluşması, güzel ahlak ve üstün edep ile mümkündür.”
Ömrü boyunca Kur’an ve sünnetten beslenen, her konuda Allah ve Resulüne itaat eden, Hakk aşığı Mevlânâ, bütün insanlara şöyle seslenmekte ve engin hoşgörüsünü şöyle ortaya koymaktadır:
“Gel; ne olursan ol yine gel; ister kâfir, ister Mecûsî, ister puta tapan ol, yine gel; bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir; yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…”[3]
Değerli Müslümanlar!
İslam’ı bütün benliği ile özümseyip yaşamış olan Hz. Mevlânâ, insanları gerçek anlamda Allah’a kul olmaya davet etmiş, Peygamberin ve sâlih kimselerin yolundan yürümelerini istemiştir. Allah’a kulluk yolunda bulunan kimselerin, birtakım zorlu imtihanlara tabi tutulsalar da sonuçta hiçbir kayıplarının olmayacağını bildirmiştir.
Muhterem Kardeşlerim!
O, Allah Resulünün izinden yürümüş, hoşgörünün, sevginin ve barışın timsali olmuştur. Onun hoşgörü konusunda bizlere rehber olan şu sözlerine ve çok kıymetli şu öğütlerine bugün ne kadar da çok muhtacız:
“Bizim Peygamberimizin yolu aşk yoludur. Aşksız olma ki, ölü kalmayasın. Sevgi acıyı tatlı, bakırı altın eder. Her an iyilik tohumu ek, çünkü ekmedikçe biçemezsin”.
“Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol! Şefkat ve merhamette güneş gibi ol! Başkalarının kusurlarını örtmede gece gibi ol! Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol! Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol! Hoşgörülü olmada deniz gibi ol! Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!”[4]
Bu vesile Hz. Mevlânâ’yı ve bütün İslam büyüklerimizi rahmetle anıyoruz; ruhları şad olsun. Rabbim, cümlemizi Peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve sâlih kullarının yolundan giden dürüst ve erdemli kullarından eylesin. Âmin.
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] Zümer Suresi, 39/9
[2] Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 250
[3] Öngören, Reşat, Mevlana Maddesi, DİA - Diyanet İslam Ansiklopedisi, 29. c., s. 441 vd.
[4] Öngören, a.g.m.