Değerli Kardeşlerim!
Her milletin tarihinde, fikirleri ve yaşantılarıyla toplumlara yön ve hayat veren önemli şahsiyetler vardır. Bu önemli şahsiyetler, tarihin küçük bir bölümünde yaşarlar, fakat etkileri ve fikirleri çağları aşar. İşte bu şahsiyetlerden birisi de milli şair ve mütefekkir Mehmet Âkif Ersoy’dur.
Muhterem Mü’minler!
Kur’an ve sünnetten ilham alarak yazdığı şiirlerinde ilmi ve fikri derinliği hissedilen Mehmet Âkif Ersoy, bu şiirlerinde günümüze de yön verecek birçok dizeler kaleme almıştır.
Köklerinden kazınarak tarihten silinmesi için her türlü hayasız taarruzla bunaltılan milletimize umut aşılayan tarihi dizeleri, bugün de sinelerimizde aynı heyecan ateşini yakmakta geleceğe daha umutla bakmamızı sağlayacak ruh ve maneviyat aşısı yapmaktadır:
Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak,
Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.
Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun,
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Cehalet ve tembelliğin milletlerin geri kalmasında nasıl önemli bir etken olduğunu gören Âkif, bu hastalıklardan kurtulmanın yolunun, toplumda ilmi ve fikri seviyeyi yükseltmek için çalışmak ve gayret etmek olduğunu ifade eder.
Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir baş içindir'
Davransana, eller de senin, baş da senindir!
Bekayı hak tanıyan, sa’yı bir vazife bilir,
Çalış, çalış ki beka, sa’y olursa hak edilir.
Mısralarında müslümanların en önemli sorunlarından biri olan tefrika ve ayrışmalara dikkat çeken Mehmet Âkif’in ölümsüz çağrısı, yüzyıl öncesinden bizlere de seslenmiyor mu?
‘Ne Araplık ne Türklük kalacak aç gözünü,
Dinle peygamber-i zîşanın ilahi sözünü.
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez,
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez’
Değerli Müslümanlar!
Mehmet Âkif, bir yandan milletine ruh ve maneviyat aşılarken diğer yandan da “Asım’ın Nesli” olarak idealize ettiği ahlak ve fazilet abidesi, her türlü ilim ve fenle donanmış, çalışkan, kişilikli, özgüven sahibi, basiretli, geçmişiyle barışık geleceğe de güvenle bakan yeni bir neslin inşasına kendisini adamıştır. Bundan dolayı Asım, sadece kendi çocuğunun değil, milletimizin yukarıda niteliklerini saydığım her türlü iyilik ve güzelliğin öncüsü olan çocuklarının ortak adı olmuştur.
O halde hepimiz birer Asım’ız ve birer Asım olarak bize düşen görev de milli şairimizin ideallerini gerçekleştirmek yolunda sarsılmaz bir inanç ve azimle çalışmak ve çabalamaktır. Bu noktada, Âkif’in ölümsüz mirası olan “Safahât” bir başucu kitabı olarak özellikle genç kardeşlerimize rehberlik etmeye devam edecektir.
Milletimize İstiklal Marşı gibi eşsiz bir eseri armağan bırakan ve ardından “Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın” diyen Âkif’imizin bu duasına hep birlikte ‘âmin’ diyerek, kendisini rahmet ve minnetle yad edelim.
Hutbeme son verirken, vatan, millet, bayrak ve mukaddes değerler için hayatının baharında toprağa düşen kahraman şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar, ailelerine ve milletimize de sabr-ı cemil diliyorum.
Talip İÇÖZ
Hamburg - Kaltenkirchen DİTİB Veysel Karani Camii Din Görevlisi