Muhterem Kardeşlerim!
Kur’an-ı Kerim’in ilk suresi olan Fatiha Suresi Kitabımızda Ümmü’l-Kitap yani Kitab’ın anası olarak tarif edilmiştir. Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.s.) de “Muhakkak ki sizden biri namaz kılarken Rabbiyle özel olarak konuşmaktadır.” buyurarak namazlarda okuduğumuz Fatiha Suresinin, Rabbimiz ile aramızda bir konuşma olduğunu haber vermiştir.
Bizlere sayısız nimetler bahşettiği ve bizleri muhatap kabul ettiği için Fâtihâ’nın hemen başlangıcında Rabbimize hamd ederiz. “اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمينَ” “Hamd, övgü, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” dediğimizde, Âlemlerin Rabbi, “Kulum bana hamd etti.” buyurur.
Bizler, “اَلرَّحْمٰنِ الرَّحيمِ” “O, Rahmân ve Rahîmdir.” dediğimizde, Yüce Allah, “Kulum beni övdü, methetti.” buyurur.
Bizler, “مَالِكِ يَوْمِ الدّينِ” “O, hesap gününün, âhiret gününün sahibidir.” dediğimizde, Rabbimiz, “Kulum beni yüceltti.” buyurur ve Fâtiha’nın bu ilk bölümünde bizim kendisine hamd-ü senâ etmemiz vesilesiyle hoşnutluğunu ifade eder.
Fâtiha’nın ikinci bölümünde ise halimizi ve isteklerimizi Rabbimize arz ederiz. “اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَعينُ” “Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz.” dediğimizde, Rabbimiz, “Bu, kulum ile benim aramdadır. Kulumun isteğine icabet edeceğim.” buyurur.
اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقيمَ . صِرَاطَ الَّذينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّالّينَ.
“Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanların ve sapmışların yoluna değil.” dediğimizde, Allah Teâlâ, “İşte kulumun bu talebi karşılıksız kalmayacaktır. Kulum ne istiyorsa onundur.” buyurur.1
Aziz Kardeşlerim!
Fâtiha, Kerim Kitabımızın muhteviyatının, insanlığa gönderiliş amacının özü ve özetidir. Yaratılışımızdaki gaye ve hikmetin bir beyanıdır. Bizler, Kur’an-ı Kerim’i açtığımızda evvela Fâtiha’yı okuruz. Her gün beş vakit namazda Rabbimizin huzuruna Fâtiha’yla çıkarız. Kelime-i şehâdetle Allah’a verdiğimiz kulluk sözümüzü, her gün onunla tazeleriz. Mümin olma ve kalma şuurumuzu, Fâtiha ile diri tutarız.
Rabbimize şükrümüzü, hamdimizi, övgümüzü, minnetimizi her gün onunla dile getiririz. Bir beşer olarak kusurlarımızı, niyazımızı, mağfiret talebimizi her gün Rabbimize onunla arz ederiz.
Gönüllerimize Fâtiha’yla şifa dileriz. Dert ve sıkıntılarımıza onunla deva ararız. Hâsılı yaratılışımızı ve varlığımızı anlamlandıran Fâtiha, kalplerimize dermandır. Akıllarımıza rehberdir. Bitmez tükenmez bereketlere açılan rahmet kapımızdır.
Kardeşlerim!
Namazların her rekâtında Fâtiha’yı okumamızın istenmesi, sadece dilimizle onu terennüm etmek için değildir. Bilakis, onu derinden kavramak ve hayatımıza onun anlamıyla yön vermek içindir. Zira Fâtiha’nın her âyeti, her kelimesi, mümince bir bilinç, bir duruş, bir hayat bahşeder bizlere. Gönüllerimize ferahlık verir. Gözlerimizin ve zihinlerimizin önünde muazzam bir ideal ve ufuk açar.
Rabbimiz Bizi ve nesillerimizi, Fâtiha’yı çokça okuyan, anlayan ve hayatına yansıtanlardan eylesin. Fâtiha’nın hakikatlerinden, bereketinden mahrum bırakmasın.
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] Müslim, Salât, 38