DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet Er'in Ramazan Bayramı Mesaji

İçerisinde sayısız hikmet ve bereketi barındıran, insanlık için rahmet ve mağfiret iklimi bir Ramazan ayını daha geride bıraktık. Bu mübarek ayda, orucun eşsiz manevî eğitimini, sahur ve iftarın bereketini, teravihin coşkusunu ve Kur’an tilâvetinin kalbimizde huşû uyandırmasının sevincini derinden hissederek gönüllerimizi coşturup maneviyatımızı canlandırdık.

 

Bu günlerde, hikmet gözüyle iç dünyamıza bir yolculuk yapıp, kendimizi sorgulayıp özeleştiri yaparak günah, çirkin ve kötü olan her şeyi geride bırakma kararı aldık. Camilerimiz ve derneklerimiz, cemaatle kılınan namazlarla, sahur vakitlerine kadar yapılan sohbetlerle ayrı bir canlılık kazandı. Ellerimiz her zamankinden daha çok iyiliğe açıldı. Fakirleri, kimsesizleri gözeterek, düşkünlere yardım ederek yardımlaşmanın ve dayanışmanın, hayırda yarışmanın, kardeşimizin derdi ile dertlenmenin en güzel örneklerini sergiledik. Müslümanlar olarak, hem Rahman’ı hem de Rahman’ın kullarını hoşnut ve razı etmeye çalıştık. Böylece Allah'a karşı kulluk görevlerimizi yerine getirmenin manevi huzuru ve mutluluğu içinde birlik ve beraberlik içerisinde Ramazan bayramına ulaştık.

Bayramlar, dinî şuur ve duygunun gelişmesine, millî ve manevî değerlerin güçlenmesine, toplumda birlik, beraberlik, sevgi ve saygının pekişmesine, yardımlaşma ve dayanışmanın tesisine, dargınlık ve kırgınlıkların giderilmesine, toplum bünyesinde açılan yaraların sarılmasına, akraba, komşu ve büyüklerin ziyaret edilmesine, fakir, yetim ve kimsesizlerin gözetilmesine, çocukların sevindirilip manevî havayı teneffüs etmelerine, kısaca her türlü insanî ve ahlâkî değerin yaşanmasına ve kazanılmasına vesile olan müstesna günlerdir.
 

Bu sebeple, bayram günlerimizi en iyi şekilde değerlendirerek en başta anne ve babalarımız olmak üzere büyüklerimizi, hastalarımızı, komşularımızı, akraba ve dostlarımızı ziyaret etmeliyiz. Dargın olanları barıştırmalıyız, fakirleri, yetimleri, kimsesizleri ve çocukları sevindirmeliyiz. Bu en coşkulu kaynaşma gününde, bu mutluluğun dışında kalmamaya ve bu kaynaşmanın dışında hiç kimseyi bırakmamaya büyük özen göstermeliyiz. Çünkü bayram, kederlerin ve sevinçlerin paylaşıldığı toplumsal bir kaynaşma günü olarak, toplumun bütün kesimleri tarafından paylaşıldığı oranda bayram olma özelliği kazanacaktır.

 

Son bir aydır hanelerimizde, ülkelerimizde ve gönüllerimizde misafir olarak baş tacı ettiğimiz, kültür ve geleneğimizde “on bir ayın sultanı” olarak nitelendirilen ve Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) ifadesi ile “evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu azaptan kurtuluş” olan mübarek Ramazan ayı bizlere, manevi hayatımızın canlanması noktasında sayısız kazanımlar sağlamıştır. Ramazan ayı boyunca kazandığımız yüksek dindarlık seviyemizi, Kur’an’la bilgilenme gayretimizi, paylaşma duyarlılığımızı, hâsılı bütün güzel hasletlerimizi yılın diğer günlerinde de sürdürebilmek son derece önemlidir.
 

Söz konusu mübarek günlerde, yapmış olduğu ibadetleriyle, ferdi hayatında dindarlığını, sosyal hayatında ise huzur ve dayanışma örneklerini yoğun bir şekilde ortaya koyan mü’min, bu manevi atmosferini yıl boyunca devam ettirmelidir. Ramazan ayının son bulmasıyla yukarıda sayılan bütün ibadet ve taatlar, hız kesmeden aynı şuur ve bilinçle devam ettirilmelidir. Nitekim ibadetlerde orta yol ve süreklilik Yüce Allah’ın istediği, Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) tavsiye ettiği bir durumdur. Rahmet Peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.v.): “İbadetlerin Allah’a karşı en sevimli olanı, az da olsa devamlı olarak yapılanıdır” buyurmuştur. Unutulmamalıdır ki Ramazan ayını bir ömre şamil kılan mü’minin, ahireti hiç şüphesiz bayram olacaktır.
 

Ayrıca bizler sıcak yuvalarımızda şu an bayram sevinci yaşarken, dünyanın çeşitli bölgelerinde sıkıntı çeken, kan ve göz yaşı döken, baskı ve zulüm altında inleyen Müslüman kardeşlerimiz için de dua etmeliyiz. Biz Müslümanlar bir vücudun azaları isek, dünyanın her neresinde olursa olsun göz yaşı döken kardeşlerimizin yanlarında olduğumuzu dualarımızla, niyazlarımızla, maddi ve manevi yardımlarımızla göstermeliyiz.

Bu duygu ve düşüncelerle, bütün bayramların bayram gibi yaşandığı, barış ve mutluluğun egemen olduğu, adalet ve hukukun gözetildiği, savaş, terör ve yoksulluğun geride kaldığı bir dünya için bayramların birer imkân olması temennisiyle, başta Almanya’da yaşayan kardeşlerimiz olmak üzere bütün din kardeşlerimin Ramazan bayramını kutluyor, bu bayramın hepimize, insanlık âlemine insanca yaşama adına yeni bir umut ve imkan getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.



Prof. Dr. İzzet ER
DİTİB Genel Başkanı

Cookies erleichtern die Bereitstellung unserer Dienste. Mit der Nutzung unserer Dienste erklären Sie sich damit einverstanden, dass wir Cookies verwenden.

We also use analytics & advertising services. To opt-out click for more information.