Cenneti annelerin ayaklarının altına seren İslam dinin mensupları olarak, kederlerimizi hafifleten, sevinçlerimizi kendileriyle paylaşarak anlamlandırdığımız Annelerimizin anneler gününü kutluyoruz.
Dünyaya gelmemize vesile olan anne-babalarımız, bizler için tarifi mümkün olmayan bir huzur kaynağıdır. Bizlere anlatılamayacak bir zevkle kol kanat gererler. Doğruyu ve yanlışı, şefkati ve merhameti, sevgiyi ve fedakarlığı öncelikle onlardan öğreniriz. Bu itibarla bizlerin dünya hayatındaki ilk rehberimiz annelerimizdir. Kederlerimizi onlarla hafifletir, sevinçlerimizi onlarla paylaşarak daha da anlamlı kılarız. Onların varlığıyla yalnız olmadığımızın idrakine varırız.
Kur’an-ı Kerim'de Cenab-ı Hakk: “Rabbin, O’ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: “Öf” bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.” (İsra Suresi, 23) buyurmaktadır. Bu ilahi emir ile Allah-u Teala, annelere ve babalara insanın hoşuna gitmeyen en ufak bir kelimenin bile söylenmesine razı olmamakta, onlar bizleri yetiştirip büyütürken nasıl emek verdilerse, yaşlılığa eriştiklerinde de, bizlerin onlara karşı aynı sabır ve şefkat duygularıyla davranmamızı istemektedir.
Ancak üzülerek ifade ediyoruz ki, evlatları için her türlü fedakarlığı yaptığı halde yalnızlığa itilen, sahipsiz ve gözü yaşlı bırakılan pek çok anne ve baba bulunmaktadır. Gözyaşlarının, terk edilmişliğin, hayata küsmenin meydana getirdiği bu ıstırap tabloları, vicdanları derinden yaralamaktadır. Oysa bu tabloları, huzur ve mutluluk, fedakarlık ve sabır, merhamet ve hoşgörü süslemelidir. Bizler onların varlığı ile sıkıntı ve meşakkat değil, huzur ve mutluluk duymalıyız. Varlıklarını kendimize yük olarak değil, nimet olarak algılamalıyız.
Bu duygu ve düşüncelerle, bütün annelerin, anneler gününü bir kez daha kutluyor ve hepsini sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Prof. Dr. İzzet ER
DİTİB Genel Başkanı