Aziz Müminler!
Cemaatle namaz, dünyevî ve uhrevî kazanımlarıyla Peygamberimizden biz Müslümanlara miras kalan en kuvvetli sünnetlerden birisidir.
Nitekim Peygamberimiz, hayatının son ânına kadar namazların cemaatle kılınmasına büyük önem vermiş, ashabına bunu tavsiye etmiş ve karşılığında büyük sevapların verileceğini müjdelemiştir.
Bir âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor; “Namazı kılın, zekâtı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.”[1]
Hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle; “Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi kat daha faziletlidir.”[2] buyurmaktadır.
Kardeşlerim! Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.s)’ ashabına; “Bir kimsenin mescidle alâkasını görürseniz, onun mümin olduğuna şehâdet edin.” buyurmuş ve sonra “Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler.”[3] Ayetini okuyarak kişinin, cami ile ilgisini imanı ile ilişkilendirmiştir.
Peygamberimiz (s.a.s) cemaatle namazın önemi ile ilgili bir başka hadisi şeriflerinde; “Bir kimse camiye gitme niyetiyle evinden çıktığında, attığı bir adımla kendisine bir sevap yazılır, diğer adımıyla bir günahı silinir.”[4] buyururken, başka bir hadislerinde ise yatsı namazını cemaatle kılan kimsenin gecenin yarısını; hem yatsı hem de sabah namazını cemaatle kılanın ise gecenin tamamını namaz kılarak geçirmiş gibi sevap kazanacağını müjdelemiştir.[5]
Değerli Kardeşlerim!
Cemaatle namaz, Müslümanlar arasında sevgi ve saygının artmasına vesile olur, dayanışma ruhunu canlandırır. Cemaate devam edenlerin birbirileri ile bilgi alış verişi yapmalarına imkân sağlar. Birlik ve beraberliği kuvvetlendirir. Gündelik hayatın meşgaleleri nedeniyle giderek yalnızlaşan insanın sosyalleşmesi, güzel ve hayırlı bir gün geçirmesi için en güzel vesiledir.
Ayrıca cemaatle namaz, Müslümanların birbirlerinin sıkıntılarından, sevinçlerinden ve gündemden haberdar olmaları açısından oldukça önemlidir.
Cemaatle namaz, evden, işten, dünyevîlikten; Hakk'ın evine, O'nun katına sığınılan bir hicrettir. Yaratıcıya misafir olmaktır. Bu misafirliğin mükâfatı ise Peygamberimiz tarafından şöyle dile getirilmektedir; “Her kim sabah akşam mescide giderse, her sabah ve akşam gidişinde Allah ona cennette bir yer hazırlar.”[6]
Aziz Müminler!
Allah Resûlü, namazın ne kadar kalabalık bir cemaat ile kılınırsa Allah'a o kadar sevimli olacağını ve o kadar çok sevap kazandıracağını ifade etmiştir.
Bu rahmet kaynağından kadın ve çocuklarında mahrum bırakılmamasını tavsiye etmiştir.[7]
Hatta annelerin çocuklarıyla beraber mescide gelmelerini teşvik etmiş, cemaatle namaz esnasında bir çocuk ağlaması işittiğinde anne huzursuzluk hissetmesin diye namazı hafif kıldırarak anneye kolaylık sağlamıştır.[8]
Aziz Kardeşlerim!
Cami ve Mescitler Allah’ın evidir. Camilerin süsü de cemaattir.
Öyleyse; Bizler de büyüklerimizin bize emanet ettiği gurbet diyarlarındaki bu camilerimizi cemaatsiz bırakmayalım. Mümkün olduğunca her vakitte, cemaatle namaza devam ederek caminin feyiz ve bereketinden istifade edelim. Ayrıca cemaatle yapılan ibadet ve duaların Allah katında ayrı bir değerinin olduğu unutulmayalım.
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] Bakara, 43
[2] Müslim, Mesacid, 249
[3] Tirmizi, İman, 8
[4] Nesâî, Mesâcid, 14
[5] Ebû Dâvûd, Salât, 47
[6] Buhârî, Ezân, 37
[7] Ebû Dâvûd, Salât, 52
[8] Buhârî, Ezân, 65