بِسْمِ اللهِ الْرَّحْمَنِ الْرَّحِيمِ
اِنَّمَا يَعْمُرُ مَسَاجِدَ اللّٰهِ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَ وَلَمْ يَخْشَ اِلَّا اللّٰهَ فَعَسٰى اُولٰئِكَ اَنْ يَكُونُوا مِنَ الْمُهْتَدِينَ
Değerli Mü’minler,
Camiler mü’minlerin ibadet ettiği ve İslam’ın temel sembollerinden olan, kutlu ve mübarek mekânlardır. Dinimiz cami ve mescidlerin maddî ve manevî inşasına büyük önem vermiş ve bunu teşvik etmiştir. İnsanın yaşaması için kalbi nasıl vazgeçilmez bir unsur ise, toplum hayatında mü’minler için de cami ve mescidler o derece zarurî ve hayatî öneme sahiptir.
Camilerin dini hayatımızdaki önemli konumunu, Resulullah (s.a.v.) Efendimizin Mekke’den Medine’ye kutlu hicreti esnasında, Medine yakınında bulunan Kuba köyüne varır varmaz vakit kaybetmeden İslam tarihinin ilk mescidini inşa etmesinden ve Medine’ye ulaşınca da kendisine bir ev yapmadan önce, Mescid-i Nebevî‘yi (Peygamber Mescidini) inşa etmesinden anlayabiliriz. Bundan dolayı camiler, Allah katında en sevimli ve kutsal yerlerdir. [1] Bu mekânlar, kutsallığını ve değerini Allah’ın evi olmasından ve kıblemiz olan Kâbe-i Şerif’in şubesi olarak değerlendirilmesinden dolayı almaktadır. Bu nedenle camiler bulundukları yörenin devamlı ışıldayan ve çevresini aydınlatan kandilleri gibidir.
Aziz Müslümanlar,
Tarih boyunca mü’minler camiler inşa edip, namazlarını cemaatle toplu halde kılmaya itina göstermişlerdir. Çünkü camilerin ruhu ve süsü oraları dolduran cemaatidir. Allah (c.c) bir âyette şöyle buyurur: „Mescidler (camiler) şüphesiz Allah’ındır. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin).“ [2] Peygamberimiz de, kişinin cemaatle kıldığı namaz, tek başına kıldığı namazdan 27 derece daha faziletli olduğunu ifade etmiş, [3] ve „Kim, sabah akşam camiye gider gelirse, her gidip gelişinde Allah Teâla o kimseye cennetteki ikramını hazırlar.“ [4] buyurmuştur. Yüce Rabbimiz, camilere gelişi güzel değil, en güzel kıyafetler giyilerek girilmesi gerektiğini Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurur: “Ey Ademoğulları! Her secde edişinizde (mescide gittiğinizde) güzel elbiselerinizi giyinin.” [5]
Aziz Cemaat,
Cami ile sürekli iç içe olan, onunla özdeşleşen din görevlisinin de, caminin ayrılmaz bir parçası olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Din görevlisi, camide Resulullah’ın varisi olarak görev yapan, kürsüde nasihat eden, minberde mü’minleri aydınlatıp, onlara edep, terbiye, sevgi, saygı, hak ve hukuku öğreten, yalan, gıybet, iftira, haset, gibi her çeşit kötü duygu ve düşüncelerden onları arındırmaya çalışan, içki, kumar, fuhuş, gibi yasak ve günahlardan uzak kalmayı tavsiye eden, böylece de Yüce Rabbimizin sevdiği ve hoşnut olduğu kullardan olabileceklerini onlara müjdeleyen örnek kişilerdir.
Değerli Mü’minler,
Camiler ve Din Görevlileri haftası vesilesiyle, camilerimizi maddî ve manevî olarak imar edip, camiler ve din görevlileri ile aradaki bağları güçlendirelim. Çocuklarımızı camilere alıştırmanın yollarını arayalım. Onların gönül dünyasına iman, Kur’ân, Peygamber ve insan sevgisini yerleştirelim. Unutmayalım ki cemaatsiz kalan camiler, mahzun kalırlar. Cemaatsiz bir şekilde yalnızlığa terk edilen camiler ve çeşitli sebeplerle önemi kavranamayan din görevlilerinin sorumluluğunu toplum olarak idrak etmek zorunda olduğumuzu unutmayalım.
Hutbemi Tevbe suresi, 18. âyetiyle bitirmek istiyorum: „Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve âhiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtını veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte, doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.“
[1] Müslim, Salât 53.
[2] Cin, 72/18.
[3] Buhârî, Ezan 30; Müslim, Mesâcid 249
[4] Buhârî, Ezan 37; Müslim, Mesâcid 285
[5] A’raf, 7/31.
Eyup Sabri ÖNER
Konz DİTİB Hacı Bayram Camii Din Görevlisi