Muhterem Müslümanlar
Ramazan ayının rahmet, bereket, huzur, mağfiret ve duygu yüklü havasını teneffüs etmekteyiz. Ramazan ayı, hikmet dolu sahurlarıyla, şükür ve paylaşımın zirveye ulaştığı iftar sofralarıyla, ibadetin coşkuya dönüştüğü teravihleriyle hayatımıza ayrı bir güzellik katmaktadır. Bunların içinde orucun, şüphesiz ayrı bir yeri vardır.
Oruç, insanı gayri meşru istek ve arzularına esir olmaktan koruyan bir kalkandır. Hutbemin başında okuduğum; “Ey iman edenler! Kötülüklerden sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı”[1] ayetiyle, hem orucun farz kılınmış bir ibadet olduğuna hem de onunla gerçekleştirilmek istenen hedefe işaret edilmektedir ki bu da kötülük ve günahlardan uzak durmaktır.
Değerli Mü’minler
Oruç, ahlâkımızı güzelleştirir. Oruç, bize daima Allah'ı hatırlatır, sorumluluk duygusunu geliştirir. Kalbimizi kötü duygu ve düşüncelerden temizler, başkalarına fenalık yapmaktan korur. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), "Oruç bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu olduğu bir günde kötü söz söylemesin, münakaşa etmesin. O'na birisi sataşır veya kötü söz söylerse "Ben oruçluyum" desin”[2] buyurmaktadır.
Oruç, merhamet ve yardım duygularını geliştirir. Oruç tutan kişi açlığın ne olduğunu bilir ve yoksulların sıkıntılarını yüreğinde daha iyi hisseder ve ihtiyaç sahiplerine yardım elini uzatır.
Oruç, insana sabırlı olmayı öğretir. Oruç tutmakla, belirli bir zaman yeme, içme arzusuna karşı koyan insan, hayatta karşısına çıkabilecek güçlüklere de kolaylıkla sabreder, acılara ve sıkıntılara dayanır, iradesi güç kazanır.
Oruç, insana verilen nimetlere şükretmeyi öğretir. İnsan elinde olan nimetlerin kadrini kıymetini ancak kaybedince, elinden çıkınca anlar. Oruç tutmakla bir süre nimetlerden uzak kalan insan, bu nimetlerin değerini anlar ve sahip olduklarına şükreder.
Oruç, insanı kötülüklerden uzaklaştırır. Oruç tutmak yalan ve dedikodu gibi kötü huyları da terk etmeyi gerektirir. Aksi halde kulun oruçtan alacağı manevi bir kazanç olmayacağını Efendimizin şu hadisinden öğrenmekteyiz; “Oruçlu kimse, yalan sözü ve yalanla amel etmeyi terk etmezse, onun yemesini içmesini terk etmesine, Allah'ın ihtiyacı yoktur.”[3]
Değerli Kardeşlerim
Tuttuğumuz oruçların karşılığını tam olarak alabilmek için dilimizi yalandan, elimizi haramdan, midemizi haram lokmadan, gözlerimizi harama bakmaktan, kulaklarımızı yalan ve dedikodu dinlemekten, ayaklarımızı kötü işler peşinde koşmaktan uzak tutmalıyız. Aksi halde orucumuzdan sadece geriye açlık ve susuzluk kalacaktır.
Hutbemi Sevgili Peygamber efendimizin bir müjdesi ile bitirmek istiyorum; “Kim inanarak ve sevabını sadece Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa önceki günahları affedilir.”[4] Rabbim hepimize tuttuğumuz oruçlarımız sebebiyle affedilen kullarından olmayı nasip eylesin.
Salim ÜZÜLMEZ
Lahr DİTİB Ulu Camii Din Görevlisi
[1] Bakara, 2/183
[2] Buhari, Savm 2
[3] Buhari, Savm 8
[4] Buhârî, Savm 6