Ayete’l Kürsi’den Öğrendiğimiz Hakikatler

Aziz Kardeşlerim!
Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Ayete’l-Kürsi adıyla bildiğimiz muhteşem bir ayet vardır. Bu ayette Rabbimiz kendini bizlere veciz bir şekilde tanıtmıştır. Esma-i Hüsna’sından örnekler vermiştir. Peygamberimiz (s.a.s.) de, “Namazın ardından Âyete’l-Kürsî’yi okuyan kimse, sonraki namaza kadar Allah’ın himayesi altındadır.”[1] buyurarak bizlere bu âyeti okumamızı tavsiye etmiştir.

Değerli Kardeşlerim!
Ayete’l Kürsi; hepimizin küçük yaşlardan itibaren ezberlediği, mutsuz, çaresiz, sıkıntılı anlarında dualarında sürekli okuduğu, muhtevası ve özellikleriyle dikkat çekmiş, hakkında birçok hadis varid olmuş, şifa ve korunmaya vesile kılınmış bir ayettir. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.), Übey b. Ka’ba  ‘’Allah’ın kitabından hangi ayet en büyüktür? diye sorup, Ayete’l Kürsi cevabını alınca, onu tebrik etmiştir.’’[2]

Kardeşlerim!
Dualarımızı süsleyen, her gece başımızı yastığa koyduğumuzda okuyarak uykuya daldığımız ve her namazın sonunda tesbihatımıza kendisiyle başladığımız Ayete’l Kürsi’de Rabbimiz bizlere şöyle seslenmektedir:
 

  • Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır.
  • Diridir, kayyumdur.
  • O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku.
  • Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur.
  • İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir?
  • O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir.
  • Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar.
  • O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.)
  • Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez.
  • O, yücedir, büyüktür.[3]
     

Aziz Müminler!
Müslümanlar, asırlardır hayır ve hasenatın, iyilik ve ihsanın öncülüğünü yapmıştır. Ecdadımızın sadaka-i câriye niyetiyle inşa ettiği nice cami, çeşme, hastane, kütüphane, köprü, okul vb. gibi eserleri bugün bizim hayatımızda iyiliği yaşatmaya devam etmektedir. Allah'a hamdolsun ki milletimiz bir yandan ecdat yadigârını korumanın diğer yandan da yarınlara kalıcı eserler bırakmanın idraki içindedir. Sadâkati, samimiyeti, mutedil ve ferasetli bir harcamayı temsil eden sadaka-i câriye hususunda, insanımız daima duyarlı davranmıştır. İslam Kardeşliğinin fedakâr ve cömert eli, dünyanın dört bir köşesinde iyilik dağıtmaktadır. İslam'ın şiarı olan ezanların yeryüzüne dalga dalga yayıldığı, ümmetin aynı kubbe altında, aynı safta omuz omuza namaza durduğu binlerce cami, Müslümanların gayretiyle inşa edilmiştir.

Kıymetli Müslümanlar!
Birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşliğimizi pekiştiren camilerimiz, iyi günde olduğu kadar zor zamanda da bizleri buluşturan, yüreğimize iman, şehrimize eman veren, barış ve kardeşliğe çağıran mübarek mekânlardır. Tarih boyunca Allah'ın mescitlerinde ezan nidaları tevhit akidesini haykırmaktadır. Bugün de sizlerin, Müslüman kardeşlerimizin, Kabe'nin şubeleri mesabesinde olan ve yapımı devam eden camilerimizi yardımsız bırakmayacağınıza inancımız tamdır. Umudumuz Peygamber Efendimizin şu müjdesine nail olmaktır: “Her kim Allah rızası için bir mescit yapar yahut yaptırırsa Allah da onun için cennette benzeri bir ev yapacaktır.”[4]

 

DİTİB Hutbe Komisyonu

 


[1] Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, III, 83

[2] Müslim, Müsafirin, 258

[3] Bakara Suresi, 2/255

[4] Müslim, Zühd ve rekâik, 44

Cookies erleichtern die Bereitstellung unserer Dienste. Mit der Nutzung unserer Dienste erklären Sie sich damit einverstanden, dass wir Cookies verwenden.

We also use analytics & advertising services. To opt-out click for more information.