Aziz Müminler!
Yüce Allah’ın varlıkların en şereflisi olarak yarattığı insanoğlunun önemli görev ve sorumlulukları vardır. Bunların en başında da Allah’a kulluk ve ana-babaya iyilik gelmektedir.
Yüce Dinimiz İslam, Allah’ın erebilmek için öncelikle anne-babanın rızasının kazanılmasını emretmiştir.[1] Anne-babanın rızasını kazanmak; gönüllerini hoş tutmakla, onlara hizmet etmekle, öğüt ve tavsiyelerini dinlemekle, onlara saygılı davranmakla, arzu ve isteklerini yerine getirmekle, onları incitmemekle, varsa ihtiyaçlarını gidermekle mümkün olur. Bu konuda Allah Teâla hutbemin başında okuduğum ayet-i celilede; “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, anne-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine “öf!” bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” [2] buyurmaktadır.
Kıymetli kardeşlerim!
Evlatlar için, her türlü fedakârlığı yaptığı halde yalnızlığa itilmiş, meşakkatlerin kucağına terk edilmiş, sahipsiz, gözü yaşlı anne ve babalarla günümüzde sık sık karşılaşıyoruz. Gözyaşlarının, terk edilmişliğin, hayata küsmenin meydana getirdiği bu tablolar vicdanları derinden yaralamaktadır. Halbuki anne-babaların varlığı zahmet değil, rahmet vesilesi olarak görülmelidir. Onlar bizim huzur ve mutluluğumuz, en büyük zenginliğimizdir. Varlıklarını yük değil, nimet olarak görmeliyiz. Bizler anne-babalarımıza hürmet gösterelim ki, evlatlarımız da bize hürmet etsinler. Zira Peygamberimiz (s.a.v.) “Kim ömrünün uzamasını ve rızkının bollaşmasını istiyorsa, anne babasına iyilik etsin ve akrabalarıyla ilişkisini kesmesin.”[3] buyurarak onlara iyilik ve ihsânda bulunmanın hem dünyevî hem de uhrevî mükafatına vurgu yapmıştır.
Muhterem Müslümanlar!
Anne-babalarımız sadece yaşarken değil, vefatlarından sonra da onlara karşı görev ve sorumluluğumuzun devam ettiğini unutmamalıyız. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e : “Yâ Rasûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı?” diye sorulduğunda Resûl-i Ekrem (s.a.v.): “Evet, onlara duâ eder günahlarının bağışlanmasını dilersin; vasiyetlerini yerine getirirsin; akrabasını koruyup gözetirsin; dostlarına da ikramda bulunursun.”[4] buyurmuştur.
Değerli Mü’minler,
Anneler, babalar, senenin belli bir gününde sevilip, diğer zamanlarda ihmâl edilecek kişiler değildir. Onlar, ömür boyu sevgiye, saygıya, hizmet ve hürmete layık en yüce insanlardır. Bu nedenle geçici dünya telaşı ile anne-babalarımızı ihmal etmeyelim ki, hem dünyamız hem ahiretimiz değer kazansın.
Hutbemi şu güzel dua ile bitirmek istiyorum:
Ey Rabbimiz! Hesap görülecek günde beni, ana-babamı ve bütün mü’minleri bağışla! Ve bizleri anne babamızın hoşnutluğunu kazanıp cennetine giren kullarından eyle! Âmin…
Hacı Mahmut PEKER
Münih DİTİB Camii Din Görevlisi
[1] Tirmizî, Birr, 3
[2] İsra, 17/23
[3] Et-Terğîb ve’t-Terhîb C.3 s. 317
[4] Ebu Dâvûd, Edeb, 20