Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, kendi rızasına ulaştıracak amelleri Kerim Kitabında bizlere gösterdiği gibi, rahmetinden uzaklaştıracak amelleri de beyan etmiştir. Sevgisine mazhar olan kimseleri haber verdiği gibi, sevgi ve merhametinden mahrum kalanları da bildirmiştir. Geliniz, bugünkü hutbemizde, Rabbimizin sevdiğini bildirdiği kulların kimler olduğuna hep beraber kulak verelim.
“Allah, maddi ve manevi anlamda temiz olanları sever.” Öyleyse geliniz, fıtratımızı her türlü kötülüklerden koruyalım. Zihin ve gönüllerimizi kötülük ve çirkinliklerin esiri değil; iyilik ve güzelliklerin merkezi kılalım.
“Allah tövbe edenleri sever.” Öyleyse aziz kardeşlerim! Geliniz, tövbelerimizle kulluğumuzun farkına varalım. Rabbimize teslimiyetimizi, günahlarımıza nedametimizi dile getirelim. O’nun engin merhametine sığınalım. Tövbenin, adeta hayata yeni bir başlangıç olduğunu unutmayalım.
“Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever.” Öyleyse geliniz, her daim görev ve sorumluluğumuzun bilincinde olalım. Hayatımızı yaratılışımızın gaye ve hikmetine uygun yaşayalım.
“Allah, kendisine tevekkül edenleri sever.” Öyleyse geliniz, üzerimize düşeni yerine getirdikten sonra حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!” diyelim. Rabbimizin rahmet, nusret ve inayetinden hiçbir zaman ümidimizi kesmeyelim.
“Allah, muhsinleri[1]; her işinde, her sözünde kendi rızasını gözetenleri sever.” Öyleyse geliniz kardeşlerim! Rabbimizin her an bizi gördüğü bilinciyle hareket edelim.
“Allah sabredenleri sever.” Sabredenlerle beraberdir. Öyleyse geliniz, hayatın bir imtihan olduğu bilinciyle kendimize sabrı, sükûneti şiar edinelim.
“Allah, adil olanları sever.” Öyleyse geliniz, her daim adaleti yüceltelim. Unutmayalım ki; adalet, güven ve huzurun anahtarıdır. İnsanca bir yaşamın olmazsa olmazıdır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Geliniz, şimdi de Rabbimizin sevmediği kulların kimler olduğuna bir bakalım.
“Allah, haddi aşanları, taşkınlık yapanları sevmez.” Öyleyse bizlere düşen, yıkıcı ve bölücü değil; yapıcı ve birleştirici olmaktır.
“Allah, zalimleri sevmez.” Zira zulüm, en büyük günahlardandır. Hak ve hukuku ayaklar altına almaktır. Öyleyse bizlere düşen, her daim zalimin karşısında, mazlumun yanında yer almaktır.
“Allah, israf edenleri sevmez.” Öyleyse bize düşen, sahip olduğumuz kazanımları saçıp savurmaktan, Allah’ın vermiş olduğu nimetleri ölçüsüzce kullanmaktan sakınmaktır.
“Allah, ifsat edicileri ve bozguncuları sevmez.” Öyleyse bizlere düşen, huzurumuza, birlik ve beraberliğimize, kardeşlik ve muhabbetimize hep birlikte sahip çıkmaktır.
“Allah, büyüklük taslayanları, böbürlenenleri, kibirlenenleri sevmez.” Öyleyse bizlere düşen, tevazu ve vakarla yücelmektir.
“Allah, kendisine, Yüce Kitabına, Peygamberine, değerlerine, kardeşlerine ihanet edenleri asla sevmez.” Öyleyse bizlere düşen, her türlü ihanetten, ikiyüzlülükten, aldatmaktan uzak durmaktır.
“Allah, küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.” Öyleyse bizlere düşen, Rabbimizin sayısız lütfuna, bizlere yapılan iyiliklere kör, sağır ve dilsiz kesilmekten, nankörlük etmekten sakınmaktır.
O halde değerli mü’minler, geliniz, yeni bir yıla girdiğimiz bu günlerde dünya ve ahretimizin saadeti için bir karar verelim: Kalan ömrümüzü Yüce Rabbimizin sevgi ve rızasına mazhar olabileceğimiz güzel amel ve davranışlar içerisinde geçirelim, Rabbimizin hoşnutsuzluğuna yol açacak kötülüklerden de sakınacak bir dikkat ve şuur içerisinde olalım.
DİTİB Hutbe Komisyonu
[1] Âl-i İmran, 148.