زَعَمَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَن لَّن يُبْعَثُوا قُلْ بَلَى وَرَبِّي لَتُبْعَثُنَّ ثُمَّ لَتُنَبَّؤُنَّ بِمَا عَمِلْتُمْ وَذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ
Ahirete İnanmanın Fert ve Toplum Hayatına Etkileri
(31.07.2015)
Muhterem Mü‘minler!
Ahiret hayatına inanmak, iman esaslarından bir tanesidir. Ahiret ilahi adaletin tecelli etme günüdür. “İnkâr edenler, kesinlikle, öldükten sonra diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: “Hiç de öyle değil, Rabbime and olsun, mutlaka diriltileceksiniz, sonra da yaptıklarınız size elbette haber verilecektir. Bu, Allah’a kolaydır.”1 ayetinde Rabbimiz ölümün insanlık için bir son olmadığını haber vermektedir.
Her yeni eskiyecek ve her yaşayan mutlaka ölümü tadacaktır. Rabbimizin takdir ettiği zaman geldiğinde de bütün insanlar başka bir âlemde yeniden diriltilecek ve sonsuz olan ahiret hayatını yaşayacaklardır. Son durak kara toprak değil, cennet veya cehennem olacaktır.
Değerli Müslümanlar!
Kur`an-ı Kerim`de Allah'a iman konusuyla birlikte sık sık ahiret gününe imana vurgu yapılır. Ahirete iman, daha yüce ve ulvi bir hayata imandır. Ahiret, iyi veya kötü bu dünyada yapılan her şeyin hesaba çekileceği ve neticede herkesin hak ettiği bir hayat yaşayacağı yerdir.
Aziz Mü'minler!
Esasında dünya ve ahiret hayatı birbirine bağlıdır. Dünya, ahiretin tarlasıdır. İnsan; ahiretini dünyada kazandığı gibi, dünyasını da ahirete olan imanı sayesinde ve ölçüsünde düzeltir ve düzenler.
Ahirete inanmak insanı başıboş, anlamsız bir hayat yaşamaktan kurtarır. Sorumluluk bilinci içerisinde ilkeli ve erdemli hareket etmesini sağlar. Ahirete inanan kişi bilir ki, dünyadaki her davranışının hesabı bir gün kendisinden sorulacaktır.
Nitekim yüce Rabbimiz: “Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır islerse onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir”2 buyurarak bizleri ikaz etmektedir.
Değerli Müminler!
İnsanların en büyük zaaflarından biri de dünyevi ihtiraslara kapılması, dünyanın cazibesine aldanmasıdır. Dolayısıyla ahirete iman, dünyevi ihtiraslarımızı kontrol altına almamızı sağlar.
Hayatını yalnızca dünyevi ve maddi değerler uğruna tüketenler, hemen elde edilene itibar edip, ebedi hayır ve güzellikleri erteleyenler gerçekte kendilerine yazık ederler.
Kıymetli Kardeşlerim!
Ahirete ve hesap gününe inanan bir mümin; yalan söyleyemez, başkalarının canına, malına, ırzına göz dikemez. Haksızlık yapamaz, dedikodu yapamaz, fitne ve fesat çıkaramaz. İnsanların kusurunu, ayıbını araştıramaz. Birbirine düşüremez, bölücülük yapamaz; Vatanına ve milletine ihanet edemez. Kısaca; ahirete iman eden Mü`min, hayatının her anının, söz ve davranışlarının mutlaka bir gün hesabını vereceği inancı ve sorumluluğu bilinciyle yaşar. Ahiret inancı fertlerin kalbinde ne kadar kuvvetli olursa, toplumlar arasındaki ilişkiler de o derece sağlam olur. İnsanlar, başkalarının hak ve hukukuna daha çok riayet eder. Bu da adaletin ve toplumsal barışın oluşumuna vesile olur.
Aziz Müslümanlar!
Hutbemi Peygamber efendimiz (s.a.v.)'in şu hadisi ile bitiriyorum: “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan, daima onu murakabe ve muhasebe edendir. Ölüm sonrası için çalışandır.”3
Emin ÜLKER
Günzburg DİTİB Ulu Camii İmam Din Görevlisi
1. Teğabun, 64/7.
2. Zilzal, 99/7-8.
3. Tirmizi. Kıyame 25; İbn Mace, Zühd 31